Kitap bir çocuğun gözünden o kadar güzel anlatılmış ki.. insanları ırkından, dininden, milliyetinden dolayı sevmemenin bir çocuğun gözündeki anlamsızlığı.. Oldukça etkileyici bir kitaptı. Özellikle de kitabın sonu oldukça etkiledi beni.
Ve kitap bitince Nazım Hikmet'in şu satırları geldi aklıma..
"Dünyayı verelim çocuklara
Hiç değilse bir günlüğüne
Allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
Oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
...
Bir gün de olsa öğrensin dünya, öğrensin arkadaşlığı
Çocuklar dünyayı alacak elimizden, ölümsüz ağaçlar dikecekler"
Severek ayrıldım..
Bu kitabın en acımasız yönü, tel örgü içinde bulunan çocukların durumuna üzülmeyip ya da daha az üzülüp aramızda bağ kurduğumuz tel örgünün dışındaki çizgili pijamalı çocuğun kitabın finalindeki durumuna çok üzülmemiz.
Hiç böyle düşünmemiştim. Ama siz söyleyince evet gerçekten de aramda bağ kurduğum karaktere daha çok üzülmüş ya da onun hislerine daha çok odaklanmış olabilirm. Ama kitapta, toplama kamplarında yaşananlar tam olarak ortaya konmadığı için belki ne kadar bilirsek bilelim hissetme konusunda yaşananları es geçiyor olabiliriz. Haklısınız.
Paylaştığı alıntının sayfa sayısını belirtmeyenler, özelikle de bunu yapan kadınlar ise büyük bölümünün o kitabı okuduklarına inanmıyorum, çünkü benim bildiğim, kadınlar detaycı olur.