"Yalnız şunu unutmayın ki, Tanrı bizlere ömür verdiği sürece ana olarak kalacağız ve sizler ne denli büyük devrimciler olursanız olun, saygısızlık yapmaya kalkıştığınız anda donunuzu sıyırıp bir güzel kötek atmak hakkımızdır."
Senin adını
Kol saatımın kayışına tırnağımla kazıdım.
Malum ya, bulunduğum yerde
Ne sapı sedefli bir çakı var,
(bizlere âlâtı-katıa verilmez),
Ne de başı bulutlarda bir çınar.
Belki avluda bir ağaç bulunur ama
Gökyüzünü başımın üstünde görmek
Bana yasak..
Burası benden başka kaç insanın evidir?
Bilmiyorum.
Ben bir başıma onlardan uzağım,
Hep birlikte onlar benden uzak.
Bana kendimden başkasıyla konuşmak yasak.
"İnsanlar tek tek baktıklarında mükemmel, adil ve hakkaniyetli insanlar olabilirler.Ancak üç dört yönetici bir araya geldiğinde aklın mantığın almayacağı haksızlıklara imza atabiliyorlar."
Çoğunluğun yaptığı bir şeyin sonu kötü de çıksa, suçluluk psikolojisine kapılmazsınız.Kendi kendinizi
"Herkes aynı hatayı yaptı nasıl olsa" diye ikna edebilirsiniz. İnsanlar hayata grup halinde girerler, ancak çıkmaları pek de öyle olmaz.İnsanların hatalarını fark etmesi tek tek olur.
Sakin ovalar, durgun göller
Sevda içinde uyusun.
İşte, alnımda ter kalbimde ter
Paramparça yırtılmış bakışlarım.
Nar çiçeği gölgeler altında gözlerin
Büyüsün, büyüsün...
Bu yol Kaf dağına gider Sultanım
Demir asa, demir çarık, ince yürek...
İnce küpelerin ne de yaraşmış
Gözlerindeki kuzgun siyahı aşka.
Demir asa, demir çarık, sevda gerek.
Koçak atlılar doludizgin
Civan gibi güzeller terkilerde.
Kaf dağı...
İşte bütün sisleriyle Elâgözlüm,
İlerde, ta ilerde...