Hamravat suyu dondu,
Diclede dört parmak buz,
Biz kuyudan işliyoruz kaba – kacağa,
Çayı kardan demliyoruz.
Anam sır gibi saklar siyatiğini,
“Yel” der, “Baharın geçer”.
Bacım, ikicanlı, ağır,
Güzel kızdır, bilirsin.
İlki bu, bir yandan saklı utanır
Ve bir yandan korkar
Ölürüm deyi.
Bir can daha çoğalacağız bu kış.
Bebeğim, neremde saklayım seni?
Hoş gelir,
Safa gelir,
Ahmed Arif’in yeğeni…
Minicik bir çiçeğin yaprağına, bir manzaraya bakınca bile huzur bulunuyor insan, ya sana bakınca kaç insan huzur buluyor... Kendisinden kaçılan mısın, kendisine kaçılan mı? Sığınak mısın bir derde, yoksa dert misin bir gönüle? Çözüm müsün bir düğüme, yoksa çözülmeyen sen misin? Anahtar mısın bir hayıra, yoksa hayrın kilidi sen misin? Görülünce sevgiliyi hatırlatan, O'nu anlatan mısın, yoksa hatırlayanı da unutturan sen misin? Maliki misin nefsinin, yoksa nefse yoldaş köle misin sen? Sen kimsin?
Papatya gibisin beyaz ve ince
Eziliyor ruhum seni görünce
İsmin dudaklarımı yakıyor neden
Nedir bu çektiğim senin elinden
Yalvarırım sana gel üzme beni
İnan bana çok seviyorum seni
Gel kollarıma artık bekliyorum
Papatyam seni özlüyorum
Neden sanki öyle dudak büküyorsun
Yoksa açık söyle hiç mi sevmiyorsun
Sana soruyorum neden susuyorsun
Bana bu sevgiyi çok mu görüyorsun
Bilsem söyler miydim gizli hislerimi
Keşke görmeseydim gülen gözlerini
Biliyorum fakat sende seviyorsun
Anladım çapkınca naz ediyorsun🎷🎻🪄💃