“Keşke söylenmiş bütün sözlerimi bir
çuvala doldurup”
dedi beyaz saçlı adam,
“bir dağın tepesinden aşağıya atabilsem!”
İçinde biriken milyon tane şeyi nerede, hangi sırayla ve kime söyleyeceğini bilemediği için kendini ölmeden suskunluk mezarına gömenler var.
Konuşup dururken bir kelimeye, o kelimenin geriye doğru uzanan bir dolu hikayesine, çağrışımlarına, izlerine takılıp kalan, o kelimeden sonra tek bir adım daha atamayanlar var.
Birilerine bir şeyler söyleyedururken kendi sesinin yankılarına kapılan, o andan itibaren başka her şeye sağırlaşan, etrafındakileri unutan, o yankıların peşinde kaybolup gidenler var.
Kendi sözlerinin ağırlığını taşımaya mecal yetiremeyenler var.
Suskunluğunu herkesin kulak zarını patlatacak kadar gürültülü hale getirenler var.
Hayatının bütün üşüyen yerlerini sadece birkaç kelimeyle örtüp ısıtabilenler var.
Anlamlarla kendine bir evren kuran, kelimeleri tek tek gözden çıkaran, tedavülden kaldıranlar var.
…
alıntı