Ne kadar çok dökülmüşse artık sayamamış Didem Madak dökülen ahları…
Hiç inceleme yazmamış biri olarak bu kitap bana inceleme yazdırıyor. O kadar çok kendimi buldum ki bu satırlarda, bitmesin diye yavaş yavaş düşüne düşüne okudum.
Şiir okumak bence bir yerde şairin içini görmek, yaşadıklarını hissetmek, hayata bambaşka duygularla bambaşka bir pencereden bakmaktır.
Didem Madak bu kitabında benim elimden tutup evinin balkonundan, kardeşini hiç göndermek istemediği o karanlık odadan tutunda, “yaşlanmaya başlayanların, itiraf edilmemiş aşkların, evde kalmış kızların, ahların ağacı” olan Ahlat’ın dibine kadar götürüp sanki buralarda okudu bana şiirlerini.
Didem Madak, acının ortasında acısız olmayı ezber edecek kadar yaralı, bir gölgeyi sevecek kadar naif, derdini annesinin fotoğrafına anlatacak kadar yalnız ve bence herkesin tanıması gerekecek kadar iyi bir şairdi.
Satırlarında da dediği gibi;
“Gel!
Ahlar ağacından sende biraz meyve topla.”