Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kötülüğün kendini gizleyen hâllerini iyi tanımasak da iyiliği içimize yaydığı sıcaklıktan tanıyoruz az çok.
Modern zamanların kapıma getirip yığdığı her şeye karşı temkinli olmayı gerekli görüyorum ben. Pervasızlığımı bir parça yitirdim belki ama zihnimi uyanık tutmayı denemekten vazgeçmiyorum. Birileri beni ruh dağarcığımda olmayan bir şeylere alıştırmaya çalıştığında işkilleniyorum. Her ucuzlukta bir yalan aramaktan vazgeçmiyorum. Her yeniliğe kolayca alışmakta bir yanlışlık görüyorum. Yeniliklere bağımlı olmayı ise fazlasıyla tehlikeli buluyorum. Kalemde sürekli goller görsem de mücadeleyi bırakmıyorum. Bu zamanın değişimi çok hızlı, bu kesin... İnsan hakikatten aklını bir an bile alacak olsa, bir daha onu hiç bulamayabilir.
Reklam
Hakikatin etrafını "ama"lar ve "belki"ler sarmaya başlamışsa, körlüğe giden yolun kapıları açılıyor demektir.
Değişimin bir dirayet noktasının, bir namusunun, bir ahlakının olması gerek... Yeni zamanların en büyük imtihanının bu olduğunu sanıyorum âcizane. Her şeyin kaçılmaz bir seyir içinde değiştiği bir yerde değişmez olanı kaybetmemek imtihanı... Dikkat ediniz, değişmez olana sahip çıkmak demiyorum, değişmez olanı kaybetmemek diyorum. Çünkü değişmez olan, adı üstünde, değişmekten korunmuştur.
Şöyle diyordu Jose Saramago, Nobel Ödül Töreni'ndeki konuşmasında: "Başka bir gezegene, oradaki kayaların yapısını incelemek için araç gönderebilecek kapasiteye sahip bu şizofrenik insanlık, milyonlarca insanın açlıktan ölmesini umursamayabiliyor. Mars'a gitmek, yanı başındaki komşuya gitmekten daha kolay görünüyor."
“Bin nedametle nihayet anladık ki dünyada belki her şeyi bulmak kolay, kendini bulmak zormuş. Kendimizi nerede bulalım? Kendi dışımızda nereye koştuksa gurbette kaldık."
Sayfa 44 - Nurettin Topçu- Var olmakKitabı okuyor
Reklam
“Allah'ı hayatın merkezine koymayan ve bizi dünyayla fazlasıyla meşgul ederek hakikati aramaktan alıkoyan bir hayata alışmakta ve yerimizi ısıtmakta bizim için büyük tehlikeler vardır.”
“İnsanın kendini kendinde keşfiyle başlıyor her şey... Oradan yola çıkınca, âlemdeki her şeyin zihni yormaya değer bir anlamı olduğu fikrine ulaşmak mümkün hâle geliyor. Düşünceyi katılaşmaktan koruyan ve insanı sakin kılan sır da burada olsa gerek.”
Aksi halde yeni dünya denen tahripkâr karmaşanın içinde kaybolup gideceğiz;
“Yanlıştan dönmek için yapılacak şey belli: Kalbimizin sesine kulak vermek ve onun gösterdiği istikamete doğru bir adım atmak gerek...”
“Aklın birinci görevi, insana 'Yaratıcısını buldurmak, ikinci görevi de dünya işlerini idare etmektir.”
Reklam
Kindî, kaybedilen ya da kaçırılan şeylerin hüznüne kapılıp gitmektense, onlardan bize kalan değerlerin kıymetine sarılmanın ruh sağlığını koruma adına en önemli ölçüt olduğunu belirtir.
Kindî'ye ye göre kaçınılması gereken şey, ölüm değil; ölüm korkusudur.
Haset duyan kişi, kendisinde olmayanın başkalarında bulunmasına tahammül edemez. Bu tahammül edemeyişin başkasının kötülüğünün istenmesi olarak yorumlayan Kindî, haset duyan birinin de bu sebeple kötülüğü sevdiğini öne sürer. Öyleyse, haset duygusu açık bir şekilde hüzne sebebiyet verir. Önerisi şudur: 'Başkalarının ulaşabildiği her şeyin, tüm insanlar arasında ortak olduğunu fark etmek.' Bizim ya da birinin bu ortak şeylere ulaşması ve kullanması ,kimseyi daha üstün kılmaz. Kişi, herkesin ortak kullanımındaki maddi şeyleri kaybettiğinde değil; yalnızca kendisine ait bazı manevi değerleri kaybettiğinde hüznü geçerli ve gerekli olur.
Başımıza herhangi bir musibet gelmemesini istemek, var olmamayı istemek demektir.
Hüzünle baş etmeye dair Kindî'nin ikinci önerisi, geçmişte aşabildiğimiz ya da başkasının aşabildiği hüzün hikayeleri hatırlamak ve bu hikayeleri şu anki hüznümüzle karşılaştırmaktır. Kindî bunun güçlü bir yöntem olabileceğini söyler.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.