Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gonca Ünal

Gonca Ünal
@goncaunal
İTÜ
İstanbul
19 Aralık 1994
11 okur puanı
Mart 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
... annesinin kendisini anlamadığını ve anlayamayacağını hissetti. Hayatında ilk kez hissetmişti bunu, hatta öyle ki, dehşete düştü ve kaçıp saklanmak istedi; bu yüzden odasına gitti.
Reklam
...kalabalıklar, bu fena güruh o vakit olmayacak, çünkü her insan inanç besleyecek ve neden yaşadığını bilecek ve hiç kimse sırtını kalabalığa yaslamaya çalışmayacak.
...burada değil ama gökyüzünün altında başka bir yerde, ağaçların üstünde, şehrin çok ötesinde, tarlalarda ve ormanlarda kendine has bahar hayatının, zayıf ve günahkar insan aklının alamayacağı esrarengiz, muhteşem, zengin ve kutsal bir hayatın artık silkinip canlandığını düşünmek istiyordu insan. Ve bir de ağlamak istiyordu nedense.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Beni öyle bir yalana inandır ki, ömrümce sürsün doğruluğu.
"...Hiç uğraşmasaydık, geldiği gibi yaşasaydık daha kolay olmaz mıydı? Kolaydan ne anladığınıza bağlı... ya anlamaya, tanımaya ve anlamlandırmaya çalışacağız ya da görmezden gelip ayağımıza dolanmasına izin vereceğiz... ya yaşamak konusunda ustalaşacağız ya da sürüneceğiz."
Reklam
"Oysa su kadar temizdik biz, korkmamalıydık. Çünkü su hiçbir zaman ateşten korkmazdı."
Sayfa 319Kitabı okudu
Sandalı geriye atıyor deniz, diye düşündü, iki ileri bir geri gidiyor ama kürekçiler inatçı, yorulmak bilmeden küreklere asılıyor, yüksek dalgalardan korkmuyorlar. Sandal hep ilerliyor, ilerliyor, bak işte gözden kayboldu... Yaşam da aynen böyle... İnsanlar doğruyu ararken iki adım ileri bir adım geri giderler. Istıraplar, hatalar, yaşamdan duydukları sıkıntı onları geriye atar ama doğruya duydukları iştah, inatçı irade onları hep ileri, hep ileri taşır. Ve kim bilir? Belki asıl doğrunun kıyılarına erişirler...
Sayfa 124Kitabı okudu
"...eğer ben kendimde, sizler de kendinizde tembellik hissederseniz; öteki dünyaya olan imanımızın yeterince güçlü ve berrak olup olmadığını bir sorgulayalım. Belki ahirete dair daha çok hatırlatmaya ihtiyacımız var, çünkü ahireti hatırlamak insana ister istemez bir aciliyet duygusu verir."
Sayfa 221Kitabı okudu
"İnsan konuşma ihtiyacı duyduğunda bu fazlasıyla belli olur, tuhaftır ki bu genellikle pek hoş görülmez. Ancak parklarda bu doğal karşılanıyor." "...Fakat ne olursa olsun, kendiniz için bir seçimde bulunmadıkça nasıl seçilmeyi umduğunuzu pek anlamıyorum... sizin adınıza seçim yapacak kişinin illaki size uygun bir seçimde bulunmayacağını ve bunun daha sonra onu da mutsuz edebileceğini hiç düşünmediniz mi?...Evet, biraz düşündüm fakat herhangi bir şeye başlamadan önce, başkalarına daha sonra verebileceğim olası zarara kafa yormam... Eğer herkes yaşayarak, seçimlerde bulunarak, hata yaparak birilerine az çok zarar veriyorsa ve bu kaçınılmazsa, eh peki, ben de bu yoldan geçerim. Mecbur kalırsam, herkes bu yoldan geçiyorsa, ben de birilerine zarar verebilirim." "Bence siz hayatınızı yaşamaya çoktan başladınız matmazel, bunu kendinize bıkmaksızın tekrarlamalısınız... hayatınız çoktan başladı ve zamanın, herkes için olduğu gibi, sizin için de geçtiğine, kaçınabileceğiniz türden işleri kabul ederek halihazırda onu boşa harcadığınıza inanıyorum." "...cesaretiniz korkaklığımı daha da gözler önüne serdi matmazel... Sonuç olarak elimizden geleni yapıyoruz, siz cesaretinizle, ben de korkaklığımla, önemli olan da bu... Fakat korkaklık bu denli çekiciyken cesaret neden öyle değil?... Korkaklık böyledir matmazel, nasıl kolay, ah bir bilseniz!"
"Her şeye alışılıyor... Her türlü yaşama alışılıyor, benimki gibi bir yaşama bile alışılabilir ve bu yüzden, ben de kendi yaşamıma alışmamak için çok dikkatli olmalıyım. Evet, kimi zaman endişeye kapılıyorum çünkü ne kadar farkında olsam da bu öyle büyük bir tehlike ki, yine de ondan kaçamamaktan korkuyorum."
Reklam
Hz. Süleyman'ın bir sözü:
"Sevginin olduğu yerde ot yemek, nefretin olduğu yerde kızarmış et yemekten yeğdir."
"Bundan sonra bol bol konuşmaya karar veriyorum, sorunun önemi yok, insan kendini anlatmak istiyorsa anlatmalı diye düşünüyorum." "Bazen güzel bir ağrı kesici oluyor para. En eksik şey olmalı insan hayatında parasızlık, çünkü insanın zaten varoluştan bir sürü derdi var, bir de para işin içine girerse iyi
"Dikkatli bakmadıkça fark edilmeyen kusurlar, sadece söz edildiğinde gerçekte olduklarından daha kötü görünürdü göze" "Başımıza gelen kötülüğü belli sınırlar içinde tutmanın mümkün olabileceğine inanılmıştı." "Korku insanın gözünü kör eder... korku yüzünden körlüğümüz sürecek" "En önden gidenler, diyorlardı,
"Nihayetinde hepimiz yakınlık, birliktelik ve özellikle bağımlılığı küçümseyen, bağımsızlığı yücelten bir kültürde yaşıyoruz. Bu tavrı, zararımıza olmasına rağmen, doğru kabul ediyoruz. İnsanların duygusal olarak kendi kendine yetmesi gerektiğine dair yanlış inanç yeni değil" "Çocuklardaki bağlanma durumuna göre tetiklenen duyguların, düşünce yapılarının ve davranışların, yetişkinlikleriyle benzerlik gösterdiği ortaya çıktı. Aralarındaki fark yetişkinlerin soyutlanma yeteneklerinin daha yüksek olması" "Çalışmalar, birbirine bağlanan iki kişinin tek bir fiziksel birim oluşturduğunu söylüyor. Partnerimiz tansiyonumuzu, nabzımızı, solunumumuzu ve kanımızdaki hormon seviyesini düzenleyebiliyor... Bağımlılık bir gerçektir; bir tercih ya da bir seçenek değildir. " "Şimdiki deneyimlerimiz geçmişe dair bakış açımızı şekillendiriyor" "Bizlere göre, bu kitaptan alınacak en önemli mesaj ilişkilerin şansa bırakılmaması olur"
"Duygusal olarak mükemmelliyetçiliğin egemen olduğu ve duyguların olumlu ya da olumsuz olarak iki aşırı uç bağlamında değerlendirildiği bir dünyada insanların yalnızca 'iyi hissetme' peşinde olmaları anlaşılır bir tutum olarak değerlendirilebilir. " "Düşünüyorum öylese gerçek olmayabilir" "Emin olma isteğim merakımı öldürmüş, yaşama sevincimi rehin almıştı" "Duyguların izleyicisi olmak, düşman saydığım duyguları yok etmek için mücadele vermekten daha az gayret gerektiriyordu" "Oysa ne hissettiklerimiz ne de düşüncelerimiz bizim elimizde. Aklımızdan geçenler ve bedenimize yansımaları bizim suçumuz değil" "Acı veren hiçbir duygudan kaçmıyor çünkü her duygunun bir vadesi olduğunu biliyor" "Değerlendirme yapmamak zihnimizin doğasına aykırıdır. Yargısızlık aslında imkansızdır. İmkanlı olan yargılarımızı bir kelebeği tutar gibi tutmaktır" " 'Ama' ile böldüğümüz cümlelerdeki 'ama' kelimesini 've' ile değiştirelim... 've' zihnimizle aramıza mesafe koyar. Farklı olasılıkları farkına varmamızı sağlar. " "Davranışlarımızın tek bir nedeni olmaz. Oldukça kalabalıktır arkaları." "Düşünce dediğin ne elle tutulur ne gözle görülür bir şey. Somut değil, soyut, sembolik oluşumlar. Fakat yine de üç boyutlu, somut, kanlı canlı, devasa bir şeyin bizi engelleyebileceği gibi engelleliyor bizi bu bir boyutlu, soyut düşünceler
"Mikroskop insana önemini gösterdi, teleskop ise önemsizliğini.." -Manly P. Hall- "İnce bağırsağımızdaki epitel tabaka beş günde bir tümüyle yenilenmektedir." "Büyümek için büyümek, bir kanser hücresinin ideolojisidir" -Edwin Abbey- "Tıpkı diğer madde bağımlılıklarında olduğu gibi, şekerde de bir süre sonra aynı zevki alabilmek için tükettiğimiz miktarda artış yapmak kaçınılmaz olmaktadır."
Reklam
"Para hiçbir zaman insanı adam etmezdi. İyisi mi, buldu mu yemeliydi." "Muharrirle birleşip her türlü küçüklük, her türlü peşin hüküm, her türlü yalnız kendine çevrili bir ahlakla alay etmeli, o ahlakı kepaze etmeli, o nevi düşüncelerle alay etmelidir." "Vapurun yanaştığı iskeleye hemen bitişik, şirin mi şirin bir kahve her zaman gözüme çarpar. İnsem bir kahve içsem, bir nargile çeksem derdim. Her zaman aklımdadır. Tembellikten değil, hani çocuklar en güzel yemişi en sona saklarlar, bir türlü yemeye kıyamazlar. Ben de bu işi en sona saklamayı düşünüyordum. Oraya gidip bütün dünyayla hesaplarımı, nargilemi çekerken göreyim. Göreyim de bu iş bitsin." "Devam ettiği üniversitede hiçbir dersle alakadar olmuyor; içini kemiren bir acayip rahatsızlıkla İstanbul sokaklarını dolaşıp duruyordu. Bu hastalık, bir şey yapabilmek hastalığıdır. Mesela birdenbire zengin olmak gibi. Mesela birdenbire meşhur olmak, birdenbire bir şey keşfetmek gibi..." "Benim ne mektep arkadaşım, ne çocukluk arkadaşım var ve bütün bunlar laftır. Benim arkadaşım tesadüfün önüme bir gün, bir mevsim sürdüğü insanlardır. Onları sevdiğim kadar hayatı seviyorum."
Türk musikisi icra eden sanatçılara sık sık söylediği söz "Kızım, oğlum lütfen şarkıya derinliğinizi verin, içten söyleyin; bağırmak, musiki icra etmek demek değildir."
"Zaman bir şekilde başka yerlerden de kazanılabilir, ama yaşam alınamaz" "Çok fazla aydınlığa gerek yok. Çok aydınlık olursa gözümüz kamaşabilir. Bir miktar aydınlık gerekiyor. O aydınlık da iki, üç mum alevi ya da kandil alevi kadar olabilir. Çünkü insan karanlıkta bazı şeyleri daha iyi düşünür. Her şey pırıl pırıl olduğunda dimağımız bağlanmaya başlar maneviyatımız ise toptan bağlanır." "Hayat zaten bir şekilde son bulacak, tükenerek onu tüketmek çok saçma" "Hür aç gözlü olduğu sürece köledir, köle tok gözlü olduğu sürece hürdür" -Baltalimanı Köşkü avlu kapısından alınan bir söz-
"Bana göre acılarıyla derinleşiyor insan, derinleştikçe de anlam kazanıyor." "Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğüne değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla -Mevlana-" "Çevremizdekiler bizlere yardım eli uzatmaya çalışan kişiler, hedefe ulaşmamız için yönlendirilmiş aracılardı yalnızca"
"Korkudan çocuklar bağırır, adamlar düşünür. Hepiniz oturun ve ne yapacağımızı konuşalım. Beden sakin olursa, akıl daha iyi çalışır." "Bir insan için bilmemek sormamaktan daha kötüdür. Çok soran insan çok şeyi anlayabilir ancak. Yalnızca çok şeyi anlayan biri adil bir insan olabilir." "Düşün ki Tanrı seni en aşağılardan alıp tepelere yüceltti ve herkesin üstünde bir servetle donattı ve Tanrı kime ihsan ettiyse o da ihsan etmek zorundadır, Tanrı böyle ister... doğru olmayan yoldan kurnazlıkla elde ettiğimizi tutmak olmaz. Tanrı zor kullananı sevmez... Tanrı dolandırıcılığı da bunun kadar hor görür, kim aldatır ve kim yanıltırsa, onun ruhunu hasara uğratır."
Turkiye Is Bankası Kultur YayinlariKitabı okudu
"...yaşadıklarının raporunu yazmak birçok şeyden alacağı zevki yok ediyor, sevincini kursağında bırakıyordu... Oysa Clarissa çok sonraları tek bir neşeli anın bile yaşanan saatlerden çok daha fazla coşkuya neden olabileceğini ve bunu sayfalara sığdırmanın mümkün olmayacağını öğrenecekti... Çünkü en içten hisler karşısındakine anlatılmadıktan sonra ne değer taşır ki..."
Türkiye İs Bankasi Kultur YayinlariKitabı okudu