Tam anlamıyla bir başucu kitabı; insanın sık sık eline alması gereken, kafası bir konuya takıldı mı hemen kısaca bir göz atılması lazım gelen, birincisinden çok daha iyi bir kitap; zira burada bütün Milli Mücadele'den söz ediyoruz. Ve ben hâlâ, lisede, bu kitabın gerekirse "zorla" okutulması taraftarıyım -tabii bu tartışılır, "zorla" kısmını çok dikkate almayın.
Bir kere okunacak, "okudum" diyerek geçiştirilebilecek bir kitap değil bu; tekrar tekrar okumak, öğrenmek lazım. Burada kastettiğim, baştan sona tekrar tekrar öğütmek değil elbet ki bunun yararı konusunda da şüpheliyim. Fakat özümseyerek, sindire sindire bilmek lazım her bir kısmını.
Kitabın üç yüz kırk altıncı sayfasında geçen bir alıntıyla tamamlamak istiyorum sözlerimi: "Hakiki kültür, kazanılan ve benimsenen bilgilerin zenginliğidir. Geçmiş davaların kültürlü bir şekilde idraki ve tevarüs edilmesidir. Karşılaşılan durumların doğru olarak anlaşılması için de, bunların makul ve tenkidi bir surette açıklanabilmesidir..." Sovyet bir diplomat olan Çiçerin'in sözleri bunlar, Aralof'u Ankara'da büyükelçi olmaya ikna ederken sarf ettiği sözler. Bu da bir ışık olsun bize, neden bu kitabı okumamız gerektiğine.
"Kültürlü" okumalar.