Gönderi

Otur karşıma. Madem ki aynı masadayız... At nalı tıkırtıları duyabildiğin bir yerde uyuyakalma ihtimalimizi bir düşün. Bak: Nar ağaçları var... Gecemize baygın Yasemin kokuları musallat olmuş... Ay hilal... Mevsim yaz... Açık havadayız. Baldırı çıplak uyuyakalma imkânının en ferah köşesindesin. Derin ve tertemiz nefesler alıyorsun... Şimdi sadece bunu düşün... Nar ağacı hayaline sığmadıysa eğer, limon ağacı hayal et. Zeytin ağacı da olur... Sakız ağacı da... Çam da... Hepsinin altında uyumak pek güzeldir çünkü. İnsanı durduk yere gülümsetebilen, narenciye kokularının ciğerinin en kuytu köşesinde olduğunu bir düşün... Bu histen güzel ne var şu alemde? Şimdi biz böyle; yedi iklimde, dünyanın her neresinde olursak olalım, çıplak ayaklarımızla bir yaz akşamı, bir plajın kumlarına ilk kez basmışız gibi Mesut. Bir kuytuda köşede... İşte o zaman leylaklar açar. Büyük dertlere derman olunur... Hep bir ağızdan şarkılar okunur... Bulutlar akar... Yeşiller akar... Kadehler tokuşur...
Sayfa 130 - Destek YayınlarıKitabı okudu
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.