Gönderi

«Etme hoca,» dediler. «Müslüman adamsın, bu kadar çırpınmak Allah'a isyan olur.» Babam gözü karartmıştı artık: «Ona da isyan ediyorum, var mı daha bir diyeceğiniz?!» «Yapma hoca. Cenabıhak yukardan her halimizi görür ... » «Görmez. Bizi görmez. O da kör!» Helvacı Mehmet kıpır kıpır dudaklarıyla içten bir iki tövbe çekerek bırakıp yürüdü. «Koş müzevir!» dedi babam arkasından. «Herkese söyle. Yay mahalleye. Tellal İsmail'e de haber sal da bütün kasabaya duyursun gavur hocanın Allah'a kör dediğini...» Yusuf dayı hemen eliyle ağzını tıkadı babamın. Helvacı gibi korkmadı, bırakıp gitmedi. Yatıştırıncaya kadar da kaldı. Sonra kolundan tutup kaldırdı. «Gel hoca,» dedi, «gel bir de sen bak. Güneş tutuluyor. Millet sokakta ... » Babam direndi: «Bırak Yusuf. Tutulan güneş sizin olsun. Benimki evvelsi gün hattı. Bir daha da doğmaz.»
Sayfa 140 - Yordam KitapKitabı okudu
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.