Gönderi

143 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Hayatımda çıktığım en garip yolculuktu. Bu eserin size ne verdiği, ondan ne almak istediğinize bağlı. Amacınız Carl Jung'un analitik kuramının adeta belkemiği olan arketipler hakkında okurken notlar alabileceğiniz, anlaşılır bir eser okumak ise bu kitap yerine kendisi ve analitik psikoloji hakkında yazılan makalelere göz atmanızı tavsiye ederim. Kitabın son derece dağınık bir anlatım dili var; bir an kendinizi derste gibi hissederken bir sonraki an sanki yaşam hakkında düşünmekten kendini kaybetmiş bir bilge/delinin sayıklamalarına şahit oluyorsunuz. Masallar, mitoloji, modern yaşam... Kimilerimizin bilmek için kullandığı özgün bir kodlama sistemi vardır, iş bildiklerimizi anlatmaya gelince ise anlaşılabilme kaygısı ile evrensel formüller kullanırız. Jung sanki bize öğretmek için değil, insanlık hakkında yaptığı keşifleri kendi içinde sistemleştirmek için anlatıyor. Tam da bu sebeple kitabı anlamaya çalışmanın yolu, onun üslubunu anlamaya ve onun gibi düşünmeye çalışmaktan geçiyor. Benim gözümde bu bir bilimsel çalışmadan çok bir "deneyim"di. Post-itlere yapıştırabileceğim, doğrudan pratiğe çevirebileceğim bilgiler ancak on-on beş sayfa tutar. Yolun sonunda oturup kitabı birine özetlesem bu kitabın bana kattıklarının yüzde beşini bile katamam o kişiye. Fakat bilincimin asla erişemeyeceğim bölgeleri beslendi. Bu kitap ile birlikte Kendilik'e bir adım daha yaklaştığımı hissediyorum. - Jung; zihnin boş bir levha olduğunu iddia eden John Locke'ın aksine tüm insan eylemlerinde a priori (önsel) bir faktör olduğunu söylüyor. Yeni doğmuş bir bebeğinki gibi bilinç öncesi bir psikede dahi son derece karmaşık bir şekilde bulunan bu bireysel olgular "arketip" (ilkimge) olarak tanımlanır. Kısaca biyolojimiz için içgüdü ne ise, zihnimiz için de arketip odur. - Arketipler genellikle fantezi ürünlerinde görünür hale gelir; bu sebeple kitabın içinde mitolojiden ve masallardan pek çok örnek bulunuyor. Bazılarına üstünkörü bir şekilde değinilirken birkaçı sayfalarca ve son derece detaylı bir şekilde analiz ediliyor. Psikoloji konusunda amatör biri olarak, bunların kitabın en eğlenceli kısımları olduğunu söyleyebilirim. - Jung'un incelediği arketipler: Anne, yeniden doğuş, ruh ve hilebaz. Pratikte belki de en çok gözlemleyebileceğimiz ve hakkında en çok fikir sahibi olduğumuz anne arketipini daha soyut, felsefevari yeniden doğuş, ruh ve hilebaz arketipleri izliyor. - Jung'un kitap boyunca vurguladığı mesaj bence modernleşme ve mantığı yüceltme sonucunda içimizdeki arketipleri karanlık bölgelere hapsederek bireyselleşmemizin önünde bir engel haline getiriyor olmamız. Ancak onları hapsetmemiz yok olmalarına sebep olmuyor; batıl inançlarımızda dahi bu önselliği bilinçsizce yaşatmaya devam ediyoruz. Ve ancak onlarla "ilkel" oldukları için kavga etmek yerine onları tanımaya çalışırsak kendimizin en iyi haline ulaşabiliriz. "İnsan doğaya hâkim olmakla kalmadı, ne yaptığının farkında bile olmadan ruha da hâkim oldu. Aydınlanmış insan, ruhlar sandığı şeyin insanın ve en nihayetinde kendisinin ruhu olduğunu gördüğünde, bir hatanın düzeltildiği duygusuna kapılır. Eski çağlarda daimonia'yı ifade eden, iyi ya da kötü insanüstü tüm şeyler, bir abartıymışlar gibi "mantıklı" boyutlara çekildiğinde, sanki her şey yoluna girmiş gibi görünür. Ama geçmişin ortak kanaatleri gerçekten de birer abartı mıydı yalnızca? Eğer abartı değildiyseler, insan ruhunun bütünleşmesi şu anlama gelir: insan ruhunun demonize edilmesiyle, yani eskiden doğada olan insanüstü ruhsal güçlerin insana yansıtılmasıyla, insanın eline, insan olmanın sınırlarını son derece tehlikeli bir belirsizliğe taşıyan bir güç verilmiştir." İyi okumalar.
Dört Arketip
Dört Arketip · Metis Yayınları · 20211,835 okunma
·
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.