Gönderi

490 syf.
·
Puan vermedi
"Kafamda Bir Tuhaflık Var" üzerine küçük bir inceleme. İkinci defa okuduğum kitaplardan biri sanırım üçüncü defa da okumayı istiyorum. Ki bu kitabı okuduktan sonra yazarın dilini özlediğimi gördüm galiba çok sevdiğim "Kar" kitabını yine okuyacağım. Orhan Pamuk bana sorarsanız kimseye anlatılacak biri değil ihtiyacı da yok zaten. Görüşleri yüzünden edebiyatına ve diline çok yersiz ve çirkin eleştiriler yapıldı. Hatta kendi dışında herkese cahil diyen koca bir "CAHİL" tarafından abes ve talihsiz bir açıklama yapıldı. Her neyse Orhan Pamuk okunmalı, mutlaka ve kanımca tekrar tekrar okunmalı, deneyin pişman olmayacaksınız. Kitapla ilgili birkaç not: Dili oldukça sade ve bir o kadar da akıcı. Bir yazarda olmazsa olmaz "empati" duygusu çok başarılı bir şekilde var bana göre. Kitabı okuduğunuzda İstanbul'un yarım yüzyıllık geçmişini de okumuş ve öğrenmiş oluyorsunuz. Yazar insanların duygu kuyularının en dip noktalarını çok basit cümlelerle gün yüzüne çıkarmayı çok iyi biliyor. Ve bunu yaparken derin psikolojik detaylara girmeden yapıyor ki bence başarısı da burdan geliyor. Kitabı okurken yazarın zekasına ve bu kitap üzerinde ne kadar çalıştığına bizzat tanıklık ediyorsunuz. En sevdiğim özelliği de yazar sadece bir karakter üzerinden olayı anlatmıyor yazarın ana karakteri her ne kadar belliyse de kitap boyunca aslında tüm karakterlerin ana karaktere yakın bir çizgide olduğunu görüyorsunuz. Olayı tek bir karakter üzerinden götürmek mi yoksa hepsinin ağzından kendilerini dinlemek mi daha zor bunu bilmiyorum fakat şunu biliyorum ki kitap boyunca her karakterde biraz "biz" varız. Yazarın çoğu zaman söylediği "Kendimin kadın halini yaşamak ve onun ağzından yazmak isterdim." Cümlesini kitabın kadın karakterlerini dinlerken hep düşündüm ve bence bunu zaten başarmış. Ama tabii kadın okurların bunu benden çok daha iyi ve doğru analiz edeceğinden kuşkum yok. O yüzden o noktada duygusal davranmış olabilirim. Bir kitabı uzun yıllara dayandırıp olaydan ve karakterlerden kopmamak ve bunu yaparken yılların insan psikolojisi üzerindeki etkisini de ince ince işlemek gerçekten zahmetli iş. Herkes yazabilir ama herkes "zaman" kavramının içinden bu kadar başarılı çıkamaz. Eski zamanın yeni zamanla, eski dönemin yeni dönemle, eski insanın yeni insanla farklarını ve benzerliklerini yazarın kendi duygusal ve fikirsel değişimlerinden etkilenmeden başarılı bir şekilde aktarması takdire şayan bence. Nitekim kitabın altı yılda yazıldığını varsayarsak bunu görmezden gelemeyiz. Bu noktada bir anımı paylaşmak istiyorum. Çok sevdiğim bir Kürt şair ve yazar Batman'da bir imza günü yaptığında o esnada yazmış olduğu kitaba gelen "Sanki kitabın başını ile sonunu farklı kişiler yazmış." Eleştirisine "Bu kitap dört yılda yazıldı dolayısıyla ben de yazmaya başladığım dört yıl önceki ben değilim." demişti. Cevabı çok hoşuma gitmekle beraber yine de içten içe yazarın karakterlere karışmaması gerektiğini düşünmüştüm. Ben bir yazarın kendi duygu ve düşünce değişimlerini kitaba yansıtmasından yana değilim. Bu çok zor biliyorum zaten zor olduğu için seviyorum. Özetle kimseyi dinlemeyin, beni de. Orhan Pamuk'u okuyun ve bir süre sonra okuduğunuz kitabı bir kere daha okuyun derim.
Kafamda Bir Tuhaflık
Kafamda Bir TuhaflıkOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201913,6bin okunma
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.