Gönderi

158 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
KİTAP TAVSİYEM ALINTILAR Beni üzen şeylerin hiçbirini unutmadım... İnsanlar ne tuhaftır.Fikrine,ümidine, arzusuna muhalif bir şeye rast gelince hemen bozulur... Anılarım sanki sadece keder ve üzüntü için yapılmış ... Bu fani hayat içinde kötü olmayan tek şey çocukluk ve anıları… Ah, on beş sene önceki çocukluk ve şimdiki ben… Tatsız, sevinçsiz, sevgisiz, aşksız ve heyecansız, her şeysiz, boş bir hiçten daha boş geçen yorgunluk dolu soğuk hayat… Şimdi karmakarışık amaçlarla, hırslarla, gerçekte değersiz olan ulaşılması uzak arzularla; kısacası, sersemliğin bir özeti olan nedensiz ve dayanılmaz kararsızlıklarla yaralanan ruhum, kalbim ve iç dünyam... Allah, dünyayı kullarına sevdirmek için baharı yaratmış olmalıydı... İnsanın kendine gizlisi yoktur... Birçok at, eşek ve köpek doğuyor, yaşıyor ve ölüyordu. Ama hepsi büyük bir hayatları olmadığından ölümleriyle beraber unutuluyorlardı. Kimbilir, dünyadan ne kadar at, eşek, köpek geçmiş ve hiçbir iz bırakmamışlardı. Halbuki kahramanlar öyle miydi? Dört bin yıl önceki bir kahramanın methiyesi bugün okunuyordu... BOŞ bir hiçten daha boş geçen yorgunluk dolu soğuk hayat… Hepimiz söylüyor,ama birimiz bile dinlemiyorduk... Vücudumuz havasız nasıl yaşayamazsa, aşksız ruhun yaşamasına da öyle imkan yoktur... KİTAP HAKKINDA Bu kitabı,Ömer Seyfettin hikayelerini okumayan yoktur sanırım.Üzerinde at resmini görünce,oğlum anne bana okur musun?dedi.Ben de hazır okumuşken bir nostalji yapalım,yorum paylaşayım istedim. Otoriter ve sevgisini pek belli etmeyen bir baba ile sık sık İstanbula giden anne babanın iki güzel oğlu vardır.Hasan ve abisi çiftliklerinde yaşayan çalışanlarla,ailelerinden daha arkadaştır.Seyis Dadaruh,çiftlikte atlarla ilgilendiği kadar,çocukların da en iyi dostudur.Çiftlikte hizmetli olan Pervin de en iyi arkadaşlarıdır.Dadaruh ile atları tımar etmek iki erkek kardeşin en sevdiği eylemdir.Birgün atların yanında kimse yokken,abi gizlice ahıra girer ve kaşağı yı arar,lakin bulamaz Dadaruh'un odasına girer ve orada annesinin İstanbul'dan yolladığı "fakfon kaşağıyı"bulur ve duvara sürtüp sivri dişlerini köreltmek ister.Başaramayınca öfkelenip kırar atar.Baba bu durumu fark edince kimin kırdığını sorar ve abi "___Hasannn" der Hasan kırdı.Kardeşine attığı bu iftira üzerine Hasan,ahıra girmeme cezası alır.Annesi de Hasanı affetmez.Herkes onu suçlu bilir.Bu olayların ardından küçük Hasan "kuşpalazı" hastalığına yakalanır ve durumu epey ağırdır. Bu arada rüyalarında kardeşinin kendisine yalancı,iftiracı diye bağardığını gören abi,durumu Pervin'e anlatır ve kardeşimi ve babamı görmek istiyorum der.Pervin,Vakit çok geç,Yarın sabah görürsün dese de GEÇ OLMAKLA MEŞHUR OLAN YARIN abi ve Hasan için de çok geç olmuştur.... Yıllar evvel ,küçük bir çocukken okuduğumda da ağlamıştım.Şimdi de aynı ulvi duygularla okudum. Canım kardeşlerim,iyi ki varlar.Allah eksikliklerini göstermesin. Hep söylerim zaten Kardeşlerin varsa 1_0 öndesin bu hayatta Kıymet bilenlerden eylesin Rabbim Seven Sevdiğinin Kıymetini Sağ iken bilsin... Kitapta o döneme ait tarihi bilgiler de var.Onlar da okura kalsın Küçük büyük Herkese tavsiye ederim Sevgiler ZeHra Gaylan #ömerseyfettin #kaşağı #okudumbitti #kitapyorum
Kaşağı
KaşağıÖmer Seyfettin · prizma yayıncılık · 200617,5bin okunma
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.