Çektiği bütün sıkıntı ve eziyetlerden sonra bari biraz neşelenip keyfine bakmak için ellerine buyurup kotarılan insanı hayatın içine salmadan kendisine göstermelerini iste di. Saklambaç oynayan çocuklar gibi dönüp dolaşıp soru yordu: "Bitti mi?" Ama sorusuna yanıt olarak her seferin de balçığı yoğuran ellerinin sesini işitiyor ve bekliyordu. İn sanın tamamlanması.çok, ama fazlasıyla çok zaman almış gibi bir duygu vardı içinde. Sonunda bir şeyin boşlukta aşa ğılara düştüğünü gördü, karanlık bir şeydi ve izlediği doğ n1ltuya bakılırsa hemen yanı başından çıkıp gitmişe benzi yordu� İçini fena bir önsezi kapladı, ellerini çağırdı yanına. Elleri de koşup gelerek önünde dikildi, baştan aşağı balçığa bulanmışlardı, çalışmaktan sıcacıktılar henüz ve korkudan titriyorlardı. Tanrı Baba, "Hani insan?" diye gürleyerek tersledi ellerini. Bunun üzerıne, sağ el sol elin üzerine atıl dı, "Sen onu koyverdin!" dedi. Sol el de, "Ben mi?" diye ya nitladı sinirlenmiş. "Bütün işi tek başına yapıp çıkarmak istedin, bana hiç söz hakkı tanımadın ki!" "Onu tutacak, sah vermeyecektin!" dedi sağ el. Ve havaya kalktı, tam sol ele vuracakken fikrini değiştirdi. Derken iki el birbirleriyle yarışırcasına, "İnsan da o kadar sabırsızdı ki!" dediler. "Bir an önce hayata atılmak isteyip duruyordu. İkimiz de bir şey ya pamadık doğrusu, ikimiz de suçsuzuz."Ne var ki, Tanrı Baba'nın kafası fena halde kızmıştı, iki
elini de yanında kovup uzaklaştırdı, çünkü yeryüzüne bak
masını engelliyorlardı. "Sizi ellikten çıkarıyorum. Bundan
böyle ne haliniz varsa görün!f> dedi. Tanrı Baba'nın elleri
de o günden sonra öyle yaptılar. Ama neye el atsalar, bir
başlangıçtan öteye gitmiyor, işin sonunu getiremiyorlardı.
Tann'sız hiçbir şey dört başı mamı.ir değildir kuşkusuz. Ve
sonunda eller yorulup bezgin düştü. Şimdilerde bütün gün
diz çöküp tövbe ve istiğfar ediyorlar, en azından böyle söy
leniyor. Bize kalırsa, Tanrı Baba ellerine kızdığından işi bı
rakıp istirahata çekildi. Dolayısıyla, yedinci gün hala sür-
mekte.