"On bir nüfuslu bir ev; dokuz çocuk ile anne baba. Baba sanık. Beş kızını istismar etmiş. Anne ise evde yaşananları biliyor, çünkü kızları yaşadıklarını anneye söylüyor. Kızlardan en büyüğü babasının istismarından, ancak evlenerek kurtulabiliyor. Ama arkada kalıyor gözü. Kardeşlerinde, annesinde ve hafızasında yer eden, silmeye çalıştığı o karanlık çocukluğunda...Hafızasından silmeye çalışıyor geçmişini. Tacize uğramaya başladığında henüz çok küçük...Herkes okuma yazmayı sökmeye çalışıyor, o ise başına gelen şeyin ne olduğunu anlamaya...Sanığın, çocuklarına karşı eylemleri aynı, değişen sadece kızlarıydı. Geceleri herkes uyuduğunda kızının yanına gidip yatıyor, soyunuyor ve cinsel organını kızına tutturuyordu. Bazen de sadece oral seks yaptırıyordu. Kızlarından birine yaptığı istismarı ileri boyuta taşımış ve kızlığını bozmuştu. Her istismarın arkasından bıçaklı tehdit geliyordu.Anne tüm bunları görmediğini söylüyordu, ama duymuştu. Fakat sağır kalmayı tercih etmişti. Hem de yıllarca. Anne eğer üstüne kuma gelmeseydi ve boşanmaya karar vermeseydi tüm bunlar yıllara gömülüp gidecek miydi? Düşününce, çocuklarının hayatı bu kadar mı değersizdi? Ya da o çocukların hayatını bir kuma mı değiştirecekti? Böyle mi olmalıydı?"