Gönderi

Jean-Jacques Rousseau
- Ne yaptıgınızın farkında mısınız siz? Zavallı bir çocuga yaptıgınız nedir? Barbarlıktır bu, düpedüz barbarlık! Hasta, zayıf bünyeli, hayale düşkün, ürkek yaradılışlı bir kızı bü­ tün gece yalnız başına karanlık odada bırakıyorsunuz. Bu onu öldürmek demektir! Başından geçenleri bilmiyorsunuz sanki! Barbarlık, canavarlık bu yaptıgınız, duyuyor musunuz! Hem ne biçim bir cezadır bu? Kim çıkardı bu cezayı? Zavallı Madam Leotard aglayarak her şeyi anlatmaya baş­ladı. Kızı Moskova'dan geldiği için beni orada unuttuğunu, kısa süreli olursa böyle bir cezanın çok yararlı bir terbiye yolu olduğunu, Jean-Jacques Rousseau'nun bile bu görüşü savunduğunu söyledi. - Jean-Jacques Rousseau mu dediniz madam? Şunu bilin ki, Jean-Jacq ues Rousseau bu konuda söz sahibi olamaz. Hakkı yoktur çocuk terbiyesinden söz etmeye. Öz çocuklarına sahip çıkmamış bir insandı o, madam! Kötü bir insandı Jean-Jacques Rousseau, madam! - Jean-Jacques Rousseau mu? Jean-Jacques Rousseau kö­tü insandır ha! Prens! Prens! Ne diyorsunuz siz? Madam le otard'ın yüzü kıpkırmızı olmuştu. lyi yürekli, duygulu bir kadındı. Olur olmaz şeylerden de alınmazdı. Ama sevdigi kimselere dil uzatıldı mı, Corneille, Racine gibi yazarların klasik degerierine gölge düşürüldü mü, Voltaire'e hakaret edildi mi, Jean-Jacques Rousseau için kötü insan denildi mi, dayanamazdı. Ağlıyordu kadıncağız, heyecandan titriyordu. - Ağzıızdan çıkanı kulagınız duyuyor mu sizin prens? Prens fazla ileri gittigini anlamakta gecikmedi, özür diledi yaşlı kadından.
Sayfa 118 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.