Gönderi

56 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
Selam!Okuduğum bir kitabın yorumuyla döndüm. :) Kısa hikayelerin ustası Zweig yine anlamlı bir eserle karşımızda... Tarihin ihtişamlı Fransa döneminde, sarayda etkili kişilerden biri olan Madame de Prie, etrafı insanlarla dolu; ilgi odağı olduğu süslü ve şatafatlı bir hayat yaşıyor...Sonrasında Paris’ten uzağa, kırsala sürgün ediliyor ve asıl içsel çöküşü başlıyor... En sevdiğim Zweig eseri olan Korku’da da bir kadının ruhsal bunalımı ele alınıyordu. Yazar bu sefer de konuya farklı açıdan yaklaşmış. Bir insan elinde bulunan ve alıştığı şeyler ondan alındığında ne yapar, ne hisseder? İnsan yalnız kalabilecek bir varlık mıdır? En kötüsü bile olsa birine ihtiyaç duyar mı? Tüm bu sorular irdeleniyor kitapta... Zweig, insanın yalnız kalmaktan korkan bir varlık olduğunu, yanında anlamsız bile olsa bir soluk, bir ses duymak isteyeceğini Madame üzerinden sarsıcı cümlelerle anlatıyor: “O sadece duymak, bir insan ses duymak, içinde boğulmak üzere olduğu yalnızlık denizinin önüne bu sesi bir set gibi çekmek istiyordu.” Son olarak, Zweig bu kitabında da diyaloglara az yer vererek duygu durumlarını, tahlillerini yalınlıkla anlatmaya ağırlık vermiş. Bu da yazarın nasıl sağlam bir gözlem gücü ve anlatım yeteneğine sahip olduğunu gösterir. Yoğun okumalar arasında veya bir seyahatte okunabilecek kısa ve öz bu eseri, okumayan herkese tavsiye ederim. “Öldü sanıp gömülmüş, ancak toprağın altında tabutunun içimde uyanıp bağırıp çağıran, kıyameti koparan ve duvarları yumruklayan biri gibi hissediyordu kendini.”
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202177,9bin okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.