Gönderi

Enbiya/88
Biz de hemen o(nun duası)na tamamen icâbet ettik de, kendisini (taşıyan balığa: “Onu hazmetme, bir zaman sonra sahile bırak!” diye emrederek onu) o sıkıntıdan kurtardık. İşte (dualarında ihlâslı olan) müminleri de ancak böylece (güçlü bir yardımla tüm kederlerinden) kurtarırız! Tefsirlerde zikredildiği üzere; Yûnus (Aleyhisselâm) kavminin imansızlığına kızarak onları terk ettiğinde, deniz kenarında yolculuğa hazırlanmış bir gemi görünce ona bindi. Biraz gittikten sonra denizin ortasında dalgalara maruz kalan gemi batacak hale geldi. Gemiyi idâre edenler: “Aramızda efendisinden kaçmış bir köle var ki, bu durumla karşılaştık, ama kur’a onun kim olduğunu meydana çıkarır. Âdetimiz üzere kur’a çekeriz, kime çıkarsa onu denize atarız!” dediler. Üç seferinde de kur’a Yûnus (Aleyhisselâm)a çıkınca onu denize attılar. Derken bir balık gelerek onu yuttu. Allâh-u Te`âlâ o balığa: “Ben seni ona hapishane yaptım, onu sana yemek yapmadım! Sakın ne etini ye, ne kemiğini kır, kıl kadar bile ona eziyet etme!” diye vahyetti. Dört saatle, kırk gün arasında değişen farklı rivayetlere göre balığın karnında tesbîhle meşgul olduktan sonra duası kabul edilerek, derisi incelmiş bir halde sahile bırakıldı. Hemen yanında bitirilen bir kabak ağacının gölgesine sığınıp, ürününden yedi, sabah akşam kendisine gelen bir ceylanın sütünü içerek de kuvveti yerine geldi. Sonra kavmine döndüğünde onları topluca iman etmiş bir halde buldu. (Âlûsî, Sâvî)
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.