Gönderi

kitap notları-8
Görünüşte orduyu harekete geçmeye iten en önemli olay, darbenin hemen öncesinde Milli Selamet Partisi (MSP)’nin Konya’da düzenlediği siyasal toplantı oldu. Bu toplantı, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde düzenlenen bir dizi benzeri gösterinin doruk noktası olmuştu. MSP’nin İslam’ın temel ilkelerine geri dönmekte kararlı olduğu anlaşılıyordu. MSP’nin selefi olan Milli Nizam Partisi (MNP) 1971 yılında kapatılmıştı. 1973’te kurulan MSP, İslam konusunda köktendinci özlemleri dile getiriyordu. Ulusal kimliğin yeniden kazanılmasını savunurken, toplumsal adalet, eşitlik ve kalkınma sözleri veriyordu. MSP, henüz kurulmuş bir parti olarak girdiği 1973 seçimlerinde toplam oyların yüzde 11,8’ini alarak etkileyici bir başarı kazandı. Böylece, parlamentoda 48 milletvekilinden oluşan güçlü bir grup kurdu. Ancak, 1977 seçimlerinde büyük bir güç kaybına uğradı. Bu seçim yenilgisinin nedeni, parti lideri Necmettin Erbakan’ı konumunu kaybetmemek adına ilkelerinden vazgeçmeye iten fırsatçılığıydı. Erbakan, kendisini bir anda siyasetin zirvesine taşıyan dinsel güçlerin gerçek doğasını anlamakta yetersiz kalmıştı. CHP ile flört eden Erbakan, 1974’te Bülent Ecevit ile koalisyon hükümeti kurdu ve sekiz ay sonra bu koalisyonun dışında bırakıldı. Erbakan’ın 1979’daki şöhreti birkaç sebebe bağlanabilir. Bunlardan bir tanesi, Erbakan’ın kendini Ortadoğu’daki Müslümanların davasıyla giderek daha çok özdeşleştirmesiydi; İran İslam Devrimi’ni ve Arap devletlerinin İsrail karşıtı politikasını coşkuyla desteklemişti. Demirel’in bazı ekonomi ve eğitim politikalarına karşı çıkması ve eski ortağı CHP’den uzak durması da Erbakan’ın başarısında etkili olmuştu. Stratejilerinin açıkça başarı kazandığını gören Erbakan ve danışmanları, MSP’nin başarısının İslam’ın daha güçlü bir adanmışlıkla desteklenmesinde ve özgün köktendinci ilkelere dönüşte yattığına inanmışlardı. Onlara göre bu başarının diğer bir unsuru da Demirel Hükümeti ve Batı ile ilişkilendirilen büyük sermayeye ve liberal kapitalizme karşı daha kararlı bir muhalefet idi. Erbakan’m geliştirdiği yeni siyasi strateji, daha geniş bir seçmen yelpazesine seslenmeyi hedefliyordu. MSP, İslamcı politika sayesinde, 1920’lerde Türkiye’de laikliği yerleştiren parti olan CHP ile ilişkisini koparttı. İslamcı politika, Erbakan’a CHP ile bağlantı kurm asından ötürü köktendinci İslamcıların gözünde lekelenen imajını düzeltme olanağı verdi. Diğer yandan, MSP’nin büyük sermayeye ve Batıya yönelik suçlamaları, Demirel’in partisinin reddedilmesini sağlıyor ve hem milliyetçilere hem solculara doğrudan bir çağrı niteliği taşıyordu. Terörist saldırılar, devlet otoritesinin hızla çöküşü, yüksek enflasyon oranları ve cumhurbaşkanı seçiminin kilitlenmesi nedeniyle Türkiye’nin çok boyutlu sorununun çözülmesi için yalnızca iki seçenek vardı. Birinci seçenek yurttaşların temel değerlerine hitap eden bir siyasi örgütün öne çıkmasını gerektiriyordu. Bu örgüt ortak simgeleri ve duyguları kullanarak yığınları harekete geçirecekti. Erbakan’ın partisi kültürel ve siyasal bakımdan toplumun temel İslami değerlerine hitap etmek ve ulusun kurtuluşu için ortak bir eylem cephesi oluşturmak için en uygun konuma sahip partiydi. Özünde radikal sağcı bir örgüt olmasına rağmen diğer partileri teslim almış durumdaki şiddetin dışında kalmayı başarmıştı. Örnek vermek gerekirse, MSP’nin gençlik kolları terörist saldırılara karışmamışlardı. Ayrıca parti programı bir yandan ekonomi politikası ve sosyal adalet konularında solun ilgisini çekerken, öte yandan tarih, kültür, ulusal kimlik ve kendini ifade etme gibi konularda sağa seslenebiliyordu. .Türkiye’de krizi sona erdirmenin ikinci yolu askerin yönetime el koymasıydı. Bu bir dizi ekonomik önlem arasından en önemlileri ekonomik büyüme hızının yavaşlatılması, zarar etmekte ve vergilerle desteklenmekte olan devlet girişimlerinin yeniden yapılandırılması, ihracatın artırılması için TL’nin değerinin düşürülmesi ve daha uygun bir yabancı sermaye politikasının oluşturulması idi. Türkiye’nin ekonomik tarihi açısından değerlendirildiğinde bu önlemler gerçekten de devrim niteliğindeydi. Bunların Türkiye’yi kaçınılmaz bir şekilde serbest piyasana ekonomisi ve kapitalizm kampına dâhil edeceğinden çekinen sol kesim bu önlemlere sert bir şekilde karşı çıktı.
·
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.