Gönderi

On beşinci yüzyıla kadar mimarlık insanlığın başlıca kayıt defteri olmuştur; bu zaman diliminde dünyada az çok karmaşık olup da yapı şeklinde somutlaşmayan hiçbir düşünce ortaya çıkmamıştır; her halk düşüncesi, tıpkı her dini yasa gibi, kendi anıtlarını yaratmıştır ve nihayet insan türünün taşa yazmadığı hiçbir önemli düşüncesi olmamıştır. Peki neden? Her düşünce, dini olsun felsefi olsun, kendini sürdürmekte yarar görür de ondan; bir nesli hareketlendirmiş olan fikir, başka nesilleri de etkilemek ve iz bırakmak ister de ondan... Oysa el yazmasının ölümsüzlüğü nasıl da eğreti bir ölümsüzlüktür! Bir yapı ise gayet sağlam, dirençli ve kalıcı bir kitaptır! Yazılı sözü yok etmek için bir meşale veya kurtçuk yeter. İnşa edilmiş sözü yıkmak içinse, toplumsal bir devrim gerekir. Colesseum'un üzerinden barbarlar, Piramitlerin üzerinden belki tufan geçmiştir.
Sayfa 245 - Can YayınlarıKitabı okudu
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.