Gönderi

112 syf.
·
Puan vermedi
İnsan ruhu bir şehir ise; Peyami Safa ile tanıştığınızda gideceğiniz yer o şehrin en kuytu sokaklarıdır... Öyle bir anlatı ki; daha en başta hastalığının buhranını yaşarken "Dokuzuncu hariciye koğuşuna doğru ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürüdüm" diyor ve biz kitabı okurken sıkça kullanacağı heybesindeki duygu oklarından ilkini daha başında kalbimize saplayıveriyor. Kitap boyunca bu genç adamın hikayesini hüzünlü gözlerle ve vicdanınızda durmayan bir sızıyla okuyorsunuz. Öyle ki Nüzhet ile yaşadığı aşkın birkaç güzel anı bile sizi bu hüzün deryasından kurtaramıyor.Çünkü birkaç sayfa sonra biriktirdiğiniz duygu yoğunluğu "Dünyanın hiçbir Nüzhet'i yalan söylememelidir" sözüyle volkan olup patlıyor. Yazarın dili kullanma şekli ve duygu yaratma şekline hayran olmamak mümkün değil. Sözcükler,kelimeler yan yana geldiğinde ilk olarak anlam yaratır ve bu anlamlar bizim "şey" leri bir fenomen olarak algılamamızı sağlar ancak Peyami Safa'da kelimeler yan yana gelince duygu oluşuyor ve okdukuça kendimizi duyguların "öz" ünde hissettiğimiz bir evrenin içine giriyoruz. Eğer hâla tanışmadıysanız tanışınız.. ziyadesiyle memnun olursunuz. Son notu da hatırımdan gitmesin diye şuraya bırakıyorum: "Beş dakika sonra hastaneden ayrılıyorum... Son not. Bu odada başkaları inleyecekler.Onları şimdiden gayet iyi tanıyorum.Üstümden çıkarıp yatağa attığım robdöşambr içinde, ebediyen aynı insan bulunacak: Hasta
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202241 okunma
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.