Gönderi

Dijital hapishanenin en belirgin örneği olarak günümüzde Çin'in yaptıkları gösterilebilir. Çin devleti, gelişmiş yüz tanıma teknolojileri, yapay zekâ tabanlı veri analiz sistemleri ile neredeyse bütün vatandaşlarını takip etmektedir. Ayrıca Çin vatandaşlarının birtakım kıstaslara göre puanlamaya tabi oldukları sosyal kredilendirme sistemi uygulanmaktadır. Bu sistemde, düşük kredi puanlı vatandaşlar ulaşım, barınma, çalışma ve çeşitli temel haklarından yoksun bırakılmaktadır (Aydın, 2020: 2584). İktidarlar sahip olduğu dijital gözetim mekanizmalarını kullanarak bu tarz uygulamalarla toplumu daha rahat kontrol altına alabilmekte ve gücünü pekiştirmektedir. Özellikle Covid-19 salgını sonrasında sağlıkla ilgili gerekçelerden dolayı dünya genelinde gözetimin daha sıkı hale geldiği görülmektedir. Örneğin ülkemizde bu süreçte Sağlık Bakanlığı tarafından alınan önlemler doğrultusunda HES (Hayat Eve Sığar) kodu uygulaması yürürlüğe konulmuştur. Halihazırda bu kod olmadan otobüs, tren ya da uçak yolculuğu yapılamamaktadır. Ayrıca bütün sağlık kayıtlarımız, hastalık geçmişimiz, tahlil sonuçlarımız e-Devlet bünyesinde bulunan e-nabız uygulaması içerisinde yer almaktadır. Panoptik tüketim toplumunda iktidarın kullandığı yeni iletişim teknolojileri, sistemin yeniden üretimine hizmet etmektedir. Bireylere ilişkin tüm verilerin depolanması, hem sistem karşıtı hareket olanaklarının engellenmesi hem de üretimin artırılması ve buna bağlı olarak tüketimin artırılması için kullanılmaktadır. Bu veriler, mahremiyet kaygısı güdülmeksizin sistem tarafından veri bankalarında depolanır (Çoban, 2009: 9). Böylelikle bireylerin hayatları, tüm verileri elin de bulunduran iktidarlar tarafından kolaylıkla takip edilebilir hale gelir.
Ali Fikret AydınKitabı okudu
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.