Gönderi

5. Özne ve Öteki'nin Arzusu
Lacan öznenin sahneye tam olarak ne zaman çıktığını asla belirtmez: ya gelmek üzeredir - eli kulağındadır- ya da belli bir gecikmeyle çoktan gelmiştir. Lacan, öznenin zamansal statüsünü göstermek için Fransızcada çift anlamlı birlesik zaman kullanır. Hem “iki saniye sonra bomba patlayıverdi" hem de “bomba iki saniye sonra patlayacaktı” manası taşıyan “Deux secondes plus tard, la bombe éclatait” cümlesini örnek verir; burada bir "eğer, ve ya da ama" iması vardır: iki saniye sonra patlayacaktı, eğer fünyeyle patlatılmasaydı. Benzer bir ikilik şu ifadede de bulunur: “Bomba iki saniye içinde patlayacak." Fransızca bileşik zamanın özneye tatbiki, bizi öznenin ortaya çıkıp çıkmadığına dair bir belirsizlikte bırakır. "Öznenin o-kısacık-mevcudiyeti muallakta ya da askıda kalır. Bu noktada, öznenin var olup olmadığını kesin olarak belirlemenin bir yolu yokmuş gibi görünüyor. Lacan öznenin zamansal statüsünü tartışırken daha çok (“gelecekte bitmiş zaman” [future perfect] olarak da bilenen) futur antérieur kullanır. “Sen gelene kadar ben çoktan çıkmış olurum”: bu tip bir ifade, tam olarak ne zaman gerçekleşeceğini netleştirmemekle birlikte, gelecekteki belli bir anda, bir şeyin çoktan meydana gelmiş olacağını anlatır bize. Bu zaman kipi, Freud'daki Nachträglichkeit, gecikmeli eylem, geriye dönük faaliyet ya da ex post facto eylemle ilgilidir.
Sayfa 107Kitabı okudu
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.