Kitapta yazılanların tarihi 2021 değil ki, bugünkü anlayışımızla bunu doğru ve tutarlı bir şekilde değerlendirebilelim. O zamanlarda başörtüsü takan, tesettürlü olmaya gayret eden kadınların gerici olarak görülmesi yoğunluktaydı. Yine gerici olarak görüp, alay eden, aşağılayanlar da açılıp saçılmanın özgürlük ve medeniyet olduğu algısına sahip olanlardı ve ilerici olduklarını iddia ederek sürekli tesettürlü olan kadınlara karşı tacizlerde bulunuyorlardı. (Burada sadece o davranışta bulunanlara ithafen belirtiyorum asla genelleme değildir, öyle olması da olası değildir.) Türkiye’de ne yazık ki inanılması güç ama olmuş olan kötü dönemler görüldü. Ama izleri uzak bir tarihten kalıntı değil, hâlâ zaman zaman açığa dökülen niyetlerle de anlaşılabilir ne kadar yakın olduğu. Sizin değerlerinizle uğraşanlara karşı mücadele verip, onların sizin yaşam şekillerinizi aşağılamasıyla birlikte siz de onların yaşam tarzlarına karşı taarruza geçmenizden daha doğal ne olabilir? (Doğru demiyorum, doğal diyorum, yanlış anlaşılmasın) Yaşanmışlıklar var, olmuş olanlar var. Sözün özü bugün böyle çatışma var mı? Nadiren karşılaştığımız ve üzüldüğümüz durumlardan ibaret oluyor. Genel olarak bu süreçleri aşmış durumdayız. Bugün siyaseten ötekileştirmeler olsa da din, tesettür yönünden, giyim şekline bakarak yargıda bulunmalar çok büyük ölçüde azalmış durumda. Yine çok yakın zamanlarda benim gördüğüm açık bir kadının yanında başörtülü bir kadın olduğu vakit ‘Aa ne kadar güzel bir manzara’ diyenlerin seslerini hâlâ unutamıyorum. Peki ya bugün? Hiç o muhabbetlerden tepkilerden en ufak bir emare yokmuş gibi, hiç olmamış gibi. O nedenle bu kitabı beğenenler o dönemi gerek bizzat yaşama tecrübesinde, şahitliğinde bulunduğu gerekçesiyle gerek anlatılanlarla biliyor olabilir. Öyle de olması gerekir. Dünü dünce anlattığı için, dünü bilenlerce değerli. Bugün basılmış olsa ve bugüne dair kullanmış olsa o ifadeleri bugün tepki rekorları kıracağından da emin olabilirsiniz. Yaklaşık 10 yıl önce okumuştum bu kitabı ve o zamanlarda da annemin ne yazık ki (yaşı da olmasına rağmen okuma aşkıyla uzaktan da olsa okumak istediği) üniversite kaydı için, öğrenci belgesi almak için perukla fotoğraf çektirmek zorunda olduğu döneme denk gelmişti. Biraz daha öncesinde çok sevdiğimiz biri askerdeyken 600’den fazla km yol gitmemize rağmen sırf başörtüsü olduğundan kendisini görememiş, içeriye alınmamıştı. Yani 10 yıl öncesinde bile son kalıntıları da olsa bunlar vardı, kitabın yazıldığı zamanlardaki baskıyı, tacizi, zulmü, zorbalığı siz düşünün. Nasıl bir kutuplaşma, ötekileşme olmasındı ki? Türkiye, kendi öz vatanımızda, böyle bir bozuk zihniyetin patlak vermiş olmasına karşı sudan çıkmış balıktan daha beter bir hâlde iken bu insanlar nasıl bu kadar birikmiş kinlerini yutabilirdi? Ne kadar içlerinde tutabilirlerdi? Çok şükür o dönemlerden bugün eser yok. Ne yazık ki, evet, Elhamdülillâh Müslümânım deyip de burada bile hemen din düşmanı ilan edip, adeta adının hoşgörü olduğu dininin mensubu olduğunu ifade edip hoşgörüsüz davranan, aşağılayıp hakaret eden Müslümanlar! görüyorum. Bunlara bugün tersi açıdan tepki gösteriyorum, ‘bugün’ de mi?
Daha önce de bu kitabı okuyup sizinle benzer düşünen bir kardeşimize yorum yapmıştım. Kendisine de yine benzer ifadelerle yanıt vermiştim. Dolayısıyla amacım asla kötü niyet ve üslupla yanıt vermek değildir. Belki yazı diliyle yazıp, okuyup, algıladığımız için yanlış anlaşılma olabilir diye belirtiyorum bunu. Tek amacım neden bu kitabın bu kadar okunmuş olmasına olan şaşkınlığınızı gidermeye çalışmaktı.
Sonuç olarak bana göre dünün gençlik dönemini en iyi özetleyen kitaplardan biridir, dünce olduğu için seviyorum. Hayatımda tek bir kitabın iki sayfasını yırtmıştım o da tüm ahlâksızlığı o iki sayfaya sığdırdığı ve okuyucunun rahatsız olup olmayacağını hiç düşünmemiş olmasına gösterdiğim tepki nedeniyleydi. Yani kendimi daha iyi ifade etmek için söylüyorum ki bugün biri çıkıp bugün için böyle şeyler yazsa yırtıp atardım. :) Söyleyeceklerim bu kadar, sevgiler sunarım.