mithrandir21 / Uğur dostum o kadar güzel yorumlamış ki ne diyebilirim diye düşündüm. Kendimce bir şeyler katayım dedim bakalım. Nasipte varsa olur derler ya, tesadüf eseri Mehmet Bey’in paylaşımını görerek yorumda bulundum. Bunun sayesinde sitemizdeki ikinci yazarımızdan imzalı ve hıphızlı kargo ile kitap edindim. Çok mutlu oldum. Çok teşekkür ederim.
Kendimce planlarım genelde okumak istediğim romanları aydan aya ama bu hediye sonrasında kitaba hızlı bir bakışla giriştim. Biraz okudum ve bir anda romanın içinde buldum kendimi. Hemen kitabı kapattım ve yazarı aramaya başladım. Profilini ve özgeçmişi inceledikten sonra yavaştan taşlar yerine oturmaya başladı. Hatta roman ilerledikçe daha da zevkli hale geldi.
Kitap iki bölümden daha doğrusu; iki romandan oluşmakta. Girişindeki betimlemeleri okuyunca hemen bir Aytmatov karşımda beliriverdi. Malum yazarımız da Aytmatov’u çok beğenmiş. Bir bağlantı kurdum. Yine ilerledikçe “ram olmak” geçince hemen Nihal Atsız’ı hatırladım. Onunda romanlarında böyle eski daha doğrusu özümüzdeki kullanmadığımız kelimeler direk onu hatırlattı.
Başlarda dediğim gibi kitaba hızlı bir başlangıç yaptım ama kitapta bunu istiyor. Çok akıcı geldi. Hatta kendimi kaptırdım. Yazarın kitabı hediye etti diye değil gerçekten çok akıcı bir anlatım. Birden tarih de işin içine girince kaptırdım. Bir ara da başka okuyan arkadaşlara da söyledim. Çok iyi gidiyor. Çok şaşırtıcı derecede beğendim. Konuya dönecek olursak Tuna Nehri’ni ele alan bir hikaye karşımızda. Savaşlar sonucu parçalanan Kırım Türkleri’nin acı hikayesini ele almış. Yazarın Coğrafya Öğretmeni olması ve ayrıca Samsunlu olmasının izlerini romanda bulabilirsiniz. Resmen il il, ülke ülke gezdik. Bursa’dan İstanbul’a, Samsun’dan Isparta’ya, Romanya’ya Niğbolu’ya bütün Balkanları falan resmen gezi turu düzenlemiş yazarımız. Çok güzeldi. Çok iyi araştırılmış ya da yaşanmış bir hikaye gibiydi gerçekten.
Geçmiş ile günümüzü bütünleştirerek yazılması ve farklı konuların birbiriyle bütünleşmesi gerçekten güzeldi. Kırım Türkleri’nin çilesi, savaş’ın zorlukları, gurbet aşkı konularını son derece içten bir dil ve bizden anlatmış. Samimiyet çok güzeldi. Beğendim yani ilk romanı.
Ama tabiki eleştirilerim de olacak. Öncelikle son bölümü çok ama çok hızlı bitti. O kadar güzel giderken bir anda hızlandık ve bitirdik. Ne olduğunu anlamadan bir anda bitiverdi. Biraz daha yayılabilirdi. Diyaloglar alt alta olabilirdi. Bu belki de teknik ama konuşma çizgileri ile ayrılabilirdi.
Uzun lafın kısası gerçekten ummadığım bir beğeni içerisinde kaldım. Teşekkür ederim yazarımıza. Kalemine sağlık.
