Gönderi

Savaş sonrası Avrupası'nda ortaya çıkan "zaman-imgesi" sineması,bir eylemsizlik, bekleme, tükenme sinemasıdır. İmge, mekanı hareketi kullanarak katetmek yerine, zaman duygusuna açılır.Duyu-motor devinim bağlantılarının işlemediği durumda, bir imgeyle diğeri arasında, doğrudan saf haldeki zamanın ortaya çıktığı bir yarık, bir tür aralık oluşur. Optik imgede, duyu-motor devinim kapasitesini etkisiz hale getiren "fazla güçlü" bir şey vardır. Bu güç, imgenin "klişeden" ayrıştırılmasıyla ilintilidir. Deleuze, Bergson'dan yola çıkarak, bir şeyi ya da imgeyi algıladığımızda, onu hiçbir zaman kendisi olarak, tamlığı içinde değil, daima olduğundan daha azıyla, ilgilendiğimiz kadarıyla algıladığımızı söyler. Algıladığımız daima, ekonomik çıkarlarımız, ideolojik inançlarımız ve psikolojik taleplerimiz bazında algılamak istediğimiz kadarıdır. "Bu anlamda, normal olarak yalnızca 'klişe'leri algılarız. Ancak duyu-motor devinim sistemimiz karışır ya da çökerse, o zaman farklı türden bir imge oluşabilir: Saf optik-ses imgesi, şeyin kendisini,düzanlamıyla, tüm aşırı dehşeti ya da aşırı güzelliğiyle ortaya çıkaran, radikal ve açıklanamaz vasfıyla metaforsuz bir imgedir"
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.