Gönderi

(...)İslamiyet ise böyle tecavüze uğrayanlara “Sağ yanağına tokat vurana sol yanağını da çevir” demiyor, mazlumların ihkâk-ı hakkı(hakkı yerine getirme) için sade züğürt tesellisi vermeyerek hükümler gösteriyor, tecavüzler ve cürümler nispetinde cezalar ve hadler tayin ediyor. Bazı ukala taslakları, Müslümanlığın tayin ettiği bu cezaları pek merhametsiz buluyorlar. Mesela hırsızın elini kesmek, sarhoşu yatırıp dövmek, katili kısasen öldürmek gibi ayn-ı hikmet bulunan hükümlere —haşa-vahşet diyorlar. Şu saydığım cezaları tedkik edelim de bakalım vahşet hükümlerde mi, yoksa onlardaki hükme-i celileyi derk” etmeyen(anlamayan) kafalarda mı? Mesela bir karı-koca farz ediniz. İkisi de iş göremeyecek, para kazanamayacak derecede alil(hastalık) ve ihtiyar. Sandıklarında, sepetlerinde birkaç paraları var, onlarla idare olunup gidiyorlar. Bir gece haberleri olmaksızın bir herif eve giriyor, onların maişetini, hayat sermayesi olan paraları hatta kıyıdaki, bucaktaki döküntüyü alıp götürüyor. Zavallılar sabahleyin uyanıyorlar, felaketin karşısında şaşırıp kalıyorlar. Ekmek lazım, kömür lazım. Gece olunca gaz lazım. Bunların biri olmadığı gibi alacak para da mefküd.(bulunmayan) Biçarelerin ya sabredip maddeten yahut sokak başında el açıp manen ölmekten başka çareleri yok. Acaba bunların hali mi merhamete şâyân, yoksa hırsızın kesilecek eli mi? Zaten bakılırsa o el insan eli değil, canavar pençesi halini almış, beşerin hayatına saldırıyor. Bu nedenle onun kat'ıyla şu zavallılar gibi insanların hayatı kurtarılmış oluyor. Çünkü o elin bir daha kimsenin mal ve mülküne uzanması kestiriliyor.
··
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.