Gönderi

Birinci perdeden girmişti aslında bu ilk ve tersine doğru son perdeydi. Yani kapalılık bu perdenin açılmasıyla son bulmuyordu. En son perdeye gelince aydınlanacaktı her yer. Bu ilk perdede iki tane dans hocası vardı. Daha önce görmemiş olmasına rağmen yaşlı olanı dikkatini çekmişti gencin. Gözleri bulunduğu mekan ve zamana ait değildi. Hocaların yanından çıkınca 2.perdedeydi ve bu perdede bir mevlevî hanenin bahçesinde yürüyordu. Genç şaşkınlıkla yolun sonuna doğru devam etti. 3. Ve son perdeye geldiğinde yüksekçe mağara gibi yerde karşısında yabancı olup öylesine tanıdık olan bir insan vardı. Manevi olduğuna inandığı bu zata dikkatle gözlerini dikti. Gençle bu adamın arasında gönülden bir anlaşma vardı sanki. Adam gence yüzüğü uzattı yüzük yeşilce ve büyüktü. İçinde Ya Vedûd yazıyordu. Yüzük bu yola henüz çıkmış olan gencin pusulasıydı. Bu yüzük ona aidiyet hissi vermişti. Genç içindeki kıpırtıyla rüyadan uyandı. O rüyadan uyandığında ruhu yüzüğün peşinden koşuyordu. Biliyordu ki ona ait olan bir şey kayıptı ama yabancı birinde değil. Ona çok yakın birine başkası tarafından emanet verilmişti. Bundan uyandığı rüya kadar emindi. Ve şuan kaybolmuş sevgisinin peşinde diyar diyar dolaşıyor...
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.