Gazzâli(ra), Nizâmiye Medresesi'ne müderris olarak geldiği sırada elbisesinin değerini beş yüz dinar olarak tahmin etmişlerdi. Ebû Sa'd dergâhına vardığı o anda ise elbisesinin değeri birkaç kuruş ederdi.¹ Gazzâli, önceki gelişinin aksine bu defa nefsânî ve beşerî bütün bencilliğini, mevki ve şöhret düşkünlüğünü Bağdat kapısının dışında bırakmıştı. Ebû Sa'd ribatında, fakihlik ve üstadlık gururuna teslim olmadan saf ve temiz yürekli sûfîlerle ünsiyet sağladı. Bu yakınlığın, bu kolay benimseme ve Nizâmiyeli yılların sonlarındaki mânevî buhranından sonra tüm ruhunu sarmış olan bu sadeliğin belirtileri, yazdığı ahlâk ve ibâdetlere dair eserlerine yansıdı, hatta "İhyâu‘Ulûmi’d- Dîn"e.