"Taklit olunacak ve izinden gidilecek kişi, gerek emrettiği gerekse yasakladığı şeylerde, tek söz ve şeriat sahibi Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)'dir. Ayrıca sahabeden gelen hususlar da taklit olunur. Çünkü sahebenin yaptığı bir iş mutlaka Hz. Peygamberden işittiklerine dayanır. Bu itibarla sahabe de taklit olunur. Ayrıca Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) gerek söyledikleri gerek yaptıkları açısından taklit okunduktan sonra, bir de yapılan bu işlerin inceliklerini ve sırlarını kavramak da gerekmektedir. Çünkü taklit eden, bir iş yaparken, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şeriat sahibi olarak bunu yaptığından dolayı bunu işler. Eğer şeriat sahibi Rasüllüllah bir şey yapmışsa, mutlaka onda var olan bir sırra ve hikmete göre işlemiştir. Mukkallidin (benzemeye çalışan, taklit eden.) mutlaka yaptığı ve işlemekte olduğu amellerin ve söylemek söylenen sözlerin sırrını araştırmak gerekir. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) bunu neden yaptı, bunları niçin söyledi, gibi.
Şayet taklitçi olan kimse, sadece söylenenlerle yetinirse, bu kimse yalnızca ilim kabı görevi yapmış olur. Yani korumuş olur. Fakat âlim olamaz. Bu bakımdan, "falan kimse ilim dağarcığıdır" denilir. Ancak böylesine âlim ismi verilmez. Yani böyle biri, öğrendiklerinin hikmetleri ve sırları üzerinde durmuyorsa, gönlündeki kiri ve pası atmıyorsa, hidayet nuru ile aydınlanmıyorsa, böyle bir kimseye alim denmez."
S. 474
"Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) dışında hiçbir kimsenin ilmi şartsız olarak alınamaz. Böylelerin ilmi görüşlerinden yararlanılacağı gibi, terk edilecek görüşleri de vardır."
S.475