-oku!
dedim, okuyamıyorum
boğazımı şiddetle sıktı. o kadar ki öleceğim sandım. bıraktı ve dedi:
-oku!
dedim, okuyamıyorum.
boğazımı şiddetle sıktı. o kadar ki öleceğim sandım. bıraktı ve dedi:
-oku!
dedim, ben okuyamıyorum; ben ümmiyim, okumayı bilmiyorum. ah! korkuyorum, beni bırak! ben deli olmak istemiyorum, kahin olmak istemiyorum. ben hiç okumadım, ben hiç yazmadım. ben bu kelimelerle... boğazımı şiddetle sıktı. o kadar ki öleceğim sandım. bıraktı sonra. yıldırımı andıran bir azarlamayla canımı çarptı ve emredici ricalarda gizli olan öfkeyle bağırdı:
-oku! sen okuyabilirsin' sen deli olmazsın, kahin olmazsın. sen peygambersin. sen rabbin emanetçisisin. sen o'nun meleklerinin secde ettiğisin. o ''ilahi ruhun kıvılcımını'' benliğin unutulmuş mezarlığınmdan...
birden hissettim ki okumayı biliyorum.