Gönderi

keşke en azından denizde ölseydik, keşke tabut, kefen, defin, kafur, kabir ve lahit yerine, ölüm bize geldiğinde, yakınlarımız, hayır, dostlarımız bizi bir kayığa koyup denize bırakarak dalgalara teslim etseydiler de sular bizi sahilden, karadan ve kupkuru insanlardan hızla uzaklaştırıp dalgaların bağrında kaydırarak denizin kalbine dek götürseydi. böylece orada, göğün her yandan denize inip yeni bir dünya kurduğu yerde, sadece ve sadece ölümü görürdük. suskun, güzel ve sakin. yas tutanların ve cenaze törenine katılanların gerçek ya da sahte ağıtları, ağlamaları, feryatları ve dedikoduları olmadan, gasil, kefen, defin, mezar başı duası, taziye, yedinci gece, siyah giyme, tıraş olmama vesaire, kısacası ölmeyi çirkinleştirmek, yeryüzündeki hayatımızın tek samimi, gerçek, ciddi, temiz ve muazzam olayını kirletmek ve hayatın en aşağı yapaylıklarına ve galiz ve iğrenç bezemelerine karıştırmak için el ele veren hiçbir şey olmadan.
Sayfa 80
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.