Gönderi

Bir akşam Kontesi düşünceler içinde zirveleri kırmızıya boyayan günbatımını izlerken buldum, tabiatın tüm canlıları kendine hayran bırakan Ezgiler Ezgisi'ni söyleyen sesine kayıtsız kalamazdım. Genç kızlık hayallerimi canlanmıştı acaba? İçten içe acı çeken bir kadın mıydı? Halinde ilk itiraflara elverişli bir kendini bırakış var gibi gelmişti bana ve şöyle dedim:"Bazı günlere katlanmak çok zordur." En büyük zevklerin, en derin kederlerin içine dogmuş olan az sayıda insanlardanız belli ki, duyarlıkları büyük iç sarsıntılarıyla bütünüyle titreşen ve içten içe birbirinde yankı bulan, hassasiyetleri bir dizi prensiple uyum içinde gelişen varlıklarız. Böyle kişileri Her şeyin uyumsuzluk içinde bulunduğu bir çevreye koyarsanız ne kadar derinden acı çektiklerini göreceksiniz, sanki mutlulukları hoşlarına giden düşüncelere, duygulara ve yaratıklara raatladıkları zaman coşar. Ancak, bizler için, mutsuzluklarını ancak aynı hastalığın pençesinde olan ve birbirlerini kardeşçe tanıyan kimselerin kavrayabildigi üçüncü bir durum söz konusudur. Böyle ruhlar iyide de kötüde de çıkış yolu bulamayabilir. O zaman, içimizdeki boşlukta kendi kendine çalarak hislerimizi anlatan, sessizlik içinde kaybolup giden ezgiler çıkaran bir org coşar ve hiçbir melodi yaratmadan sesler çıkarmaya başlar, yalnızlık içinde kaybolanları haykırır, yokluğun faydasızlığına başkaldıran bir ruhun düştügü muazzam bir çelişkidir bu. Bunlar, gücümüzün içten içe kanayan bir yara misali geri dönmemecesine kaybolup gittigi mücadelelerdir. Duygular akıp gider ve bunun sonucu da ruhun korkunç uyanışıdır, bundan, itirafı dinleyen kişinin bile anlayamayacagı tarifsiz hüzünler dogar.. .
Sayfa 80 - martı yayınlarıKitabı okudu
·
173 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.