Gönderi

116 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
#AhmetRasim Tanzimat Dönemi ile Servet-i Fünun Dönemi arasında kalan ara nesil (Ilımlılar) grubundaki yazar, şair, tercüman, gazeteci, müzisyen, memur, öğretmen, tarihçi ve milletvekilidir. Sayısı 100’ü bulan farklı türlerde eserler yazmıştır. Daha çok sohbet ve hatıra yazarı olarak tanınmış, öykü ve romanlarında dönem yaşantısını iyi yansıtmasına rağmen edebi değer açısından başarılı bulunmamıştır. Babası memuriyet görevi gereği her gittiği şehirde eski eşini boşayıp başka biriyle evlenen bir baba olduğu için; Ahmet Rasim babasız büyüyen bir çocuktur. Annesi onu zor şartlarda büyütmüş, akraba himayesine alındığı da olmuştur. Osmanlı tarihini anlatan 4 ciltlik detaylı, resimli ve haritalı kitabı maalesef yeni harflere çevrilerek yeniden basılmamış ve bu harika eser arşivlerde terkedilmiş durumdadır. #Falaka Ahmet Rasim’in son derece canayakın, samimi ve mizahi bir üslupla kaleme aldığı anı türündeki bir eseridir. Kendisinin ilkokul anılarını okurken, aynı zamanda dönemin eğitim sistemini, evlerdeki yaşam şekillerini ve kadının toplumdaki yerini de görmüş oluyoruz. Eskiyle kıyaslayınca; eğitim sistemimizin ve toplumun kadına bakışının değişmesine sevinirken, tarihe gömülmüş bazı adetlerimizi öğrenince de şaşırıyoruz. Az sayfa sayısına rağmen birçok duyguyu yaşatabilen bu kitabı, ben çok severek okudum. Herkese hiç tereddüt etmeden okumasını gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Konusu(Spoiler!): Yazar ilkokul hayatının, farklı mahalle okullarında kötü tecrübelerle başladığını anlatıyor. Sürekli okul değiştirmesinin sebepleri hep falaka. Ya arkadaşlarına hocaların uyguladığı şiddeti görünce korkudan yataklara düşüyor ya da kendisi şiddet görüyor. Annesi de sağ duyulu bir yaklaşımla, o okulun çocuğuna uygun olmadığına karar verip Ahmet Rasim’i başka okullara başlatıyor. Ama bu kötü başlangıçların ve sürekli aynı sebepten okul değiştirmelerin, azminden ve çalışkanlığından hiçbir şey kaybettirmediğini ve son girdiği yatılı okul olan Darüşşafaka’da eğitimini birincilikle tamamladığını öğreniyoruz. Ancak bu sefer de annesiz kalmasının kalbine ne çok dokunduğunu okuduğumuz satırlarda üzülüyoruz: “Bana yemiş getirmiş. Kim yer? Sevdiğim yemeklerden birer parça almış. Onlara kim bakar! Karşımda ruhumun gıdası duruyor. Böyle bir manevi ziyafet varken başka şeyler görünür mü?” "Aile, okul, vatan aynı anlamdadır. Ama küçükleri aile, ortancası okul, büyükleri vatandır." "Yarab, bu aferin ne tükenmez hazinedir!" (Şair Nabi) “Eski kadınlar çocukları zorla isyan ettirirlerdi. "Canım sıkılıyor" dedin mi ilk söz: -Gel yanımda otur! -Gel pencereden sokağı seyret! -Haydi, Karaannen sana masal söylesin! -Sütninen bakkala gidiyor, birlikte git, gel! -Bahçeye çık, ama ağaca çıkma, toprakla oynamak yok!” “... çocuk ne kadar küçük olursa olsun, kendisini döven el, kendisine hakaret eden dil için ruhunda gelişmekte olan onuru için pek ağır bulur ve bu ele, dile karşı gizli bir düşmanlık beslemeye başlar.”
Falaka
FalakaAhmet Rasim · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,199 okunma
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.