Can verirken çekilen tarifsiz acı insanda bir sarhoşluk hali meydana getirir. Buna Arapça'da ''Sekerat'ül mevt'' denir. (Ölüm sarhoşluğu)
İnsan bu merhalede sağlıklı düşünemez, doğru muhakeme yapamaz. Bildiklerini unutur. Acıya giriftar olan bedenin her bir hücresi aklı zaafa uğratır. İşte bunu fırsat bilen şeytan-ı lain ölmek üzere olan kişiye zuhur eder (Görünür). İmanını çalmak için muhtelif yöntemler dener. Örneğin, daha evvel vefat eden çok sevdiğiniz, itibar ettiğiniz bir yakınınızın kılığında gelir ve "Şayet hristiyan olursan seni bu ızdıraptan kurtarırım. Ben de selameti hristiyan olmakta buldum" der. Şuan sükûn halinde, aklınız başınızdayken ''Ben asla kabul etmem'' diye düşünüyorsunuz fakat o esnada akıldan ziyade kâlp devrededir.
En büyük alimler, evliyalar, salihler hep bu son nefesten korkmuşlardır. Nasıl korkmasınlar ki, insanın, hayatındaki en zayıf, en aciz olduğu sekera'tül mevt safhası, mü'minin ebediyyen cehennemde kalıp kalmayacağının belirlenmesi bakımından onun en mühim imtihanıdır.
İmanı zayıf, taklidi iman sahipleri bu "Son nefes" denilen sekera'tül mevtte ki en mühim imtihanı kazanamaz. Lain şeytanın irtidat (Dinden dönme) teklifini kabul eder ve kâfir olarak ölür. Cehennemde ebedi kalmaya mahkum olur. (Cehennemden yalnızca iman sahipleri çıkacaktır.)
İmanımızı taklidi îmandan tahkikî imana tekamül ettirmeyiz. Bu ise ilim ve takva ile mümkündür.
Tahkikî iman kalbe sirayet etmiştir. Sekeratül mevt'te şeytanın vesvesesi, kalpte muhkem (Sağlam) olan imana kifâyet edemez (Yetişemez, galip gelemez).
İmanınızın kuvvetini bilmek istiyorsanız farzlara, bilhassa namaza ne kadar ehemmiyet verdiğinize ; haramlardan ne kadar sakındığınıza bakın. Namaz hususunda ki gevşeklik ve haramlardan içtinap etmemek zayıf imanın emarelerindendir. Zaten kişiyi rahat vakitte secdeye götürmeyen, haramdan el çektirmeyen imanın, kişiyi can çekişirken şeytana galip getirmesi muhaldir (Mümkün değildir).
(ALLAH teala hepimize iman selameti ölebilmeyi nasip eylesin. Amin🤲🏻)
Resûlullah'ın🌹(ﷺ) şöyle buyurduğu rivayet edilir:
“Allahü teâlâya yemin ederim ki, ölüm meleğini görmek, bin kılıç darbesinden daha şiddetlidir. Yine Allahü teâlâya yemin ederim ki, mümin bir kulun her damarı ölüm acısını duymadıkça, canı çıkmaz.” [Ebu Nuaym]
Malumunuz Hz. İsa (Aleyhisselâm) ölüleri diriltebiliyordu. Aşağıda linkini verdiğim film kesitinde Hz. Nuh'un (Aleyhisselâm) oğlu Sam'ı diriltilmesi ve Sam'ın ölüm acısı hakkında söyledikleri konu edinilmiş. Çok tesirli, izlemenizi tavsiye ederim.
youtu.be/FN93HCHPy0A
Bu yorum görüntülenemiyor
Taklidi iman, kişinin delillere dayanmaksızın, ana-babadan veya çevresindeki insanlardan görerek ve öğrenerek iman etmesine denir.
Tahkiki iman ise, delillere, bilgiye, araştırmaya ve idrake dayalı olan imandır. Taklidi imana göre daha şuurlu bir imandır.
Narkozun tesirindeki insanlar neler sayıklıyor? "İçerisinde din adamları var" diyor. 
Mehmet Yıldız kardeşimizi dinleyelim lütfen. 👇
youtube.com/shorts/SGF2CHTY...
İman-ı tahkikî ilmelyakînden hakkalyakîne yakınlaştıkça daha selbedilmeyeceğine (Yok edilemeyeceğine) ehl-i keşf ve tahkik hükmetmişler ve demişler ki:
Sekerat vaktinde şeytan vesvesesiyle ancak akla şübheler verip tereddüde düşürebilir. Bu nevi iman-ı tahkikî ise yalnız akılda durmuyor. Belki hem kalbe, hem ruha, hem sırra, hem öyle letaife sirayet ediyor, kökleşiyor ki, şeytanın eli o yerlere yetişemiyor; öylelerin imanı zevalden mahfuz kalıyor. (Yok edilmekten korunuyor) "
(
Kastamonu Lahikası)
Derdi ki anneannem;"Allah"ım aklımı başımdan alma. Beni aklımla imtihan eyleme"
Allah son nefeste aklımızı başımızda alsın canımızı inşâAllah🤲
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.