Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

44 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
John Berger'i ilk kez okudum. Bu kısa anlatı, bu ağıt, yazarın hastalık sebebiyle kaybettiği annesine yazdığı bir metin, bir yâd etme çabası; acıyla merakın ve mazi özleminin bir arada bulunduğu, resimler ve fotoğraflarla, çizimlerle dolu güzel sayfalardan oluşan acı dolu bir edebiyat eseri. Güzel kapağında dağlara ve yollara yağan karın ortasında açmış bir güneşin izini, bir gökkuşağını görüyoruz, kış yani ölümün, doğallığı ve heybetiyle bütün hayatı kuşattığı bu yerde gökkuşağı rengârenk gülümsüyor. Belki hatıralar..belki ümit..bilmem..ama yine de yaşama arzusu uyandırıyor işte. Okudukça, dayanamayıp ağladıkça ve son o güzel iki üç sayfada kendimi tamamen bıraktığımda damla damla, artık John Berger'in hayatından kesitler okumuyordum, kendi hayatıma bakıyordum, kendi hayatıma, ve kendimi Rahmanlar sahilinde , bu soğuk ama yine de güneşli günde, kayalıklarda oturmuş ağlarken gördüm, zihnimde. Hayatım boyunca hep annemi kaybetmek korkusu yaşamışımdır. Üniversitede okurken annemin öldüğü rüyalar görür ama babamı kaybedeceğimi düşünmezdim hiç... ama önce o gitti. Babam çok güçlü bir insandı benim, çevresi kalabalık, bol sevgi ve hayranlık yaşayarak, ilgisini çektiği bütün insanların yarenliğiyle geçirdi 63 senelik ömrünü ve ölümünden on yedi sene sonra bile sevgiyle hatırlanıyor. Bense onun tek oğlu olarak edebiyata sığınmış, kitaplarda okurken dahi hayal edemediğim, gözlerimin önünde canlanamayan ama kelimelerle anlatmaya kalktığımda gerçekleşen bir ormanda, bir dil ormanında, Faruk Duman'ın sevgi ve maharetle zihnimde canlandırdığı; nice güzel yazarın, eserin ve edebiyat karakterinin nefes aldığı bir dünyada yaşayan birisiyim. Bir Çehovcuyum ve Gusev'denim, bir Sylvia Plath seveniyim, ortalama bir Sait Faik talebesiyim. 45 hatta 46 yaşım bana artık herşeyin değiştiğini haber veriyor ama: cildim eskisi gibi değil, çöküyorum artık yavaştan, 6 sene önce kendini belli eden sorunlarım bana el sallıyor uzaktan yeniden, sağlık problemlerim çoğaldıkça yazma arzum artıyor, belki de hayatım boyunca hayâl ettiğim şeylerden birisi, yani Maltepe'deki o sanatoryumda ve onun o güzel bahçeleriyle çevrili, sakin, sessiz ortamında kalacak ve iyileşmeyi belki beyhude bir umutla arzu ederken, bir yandan da hastane koridorlarında, sararmış ve hastalık kokulu duvarlarına dalarak gün ve geceler boyu, gelip geçmiş nice merhum ve merhumenin anısıyla, yazacağım. Ancak Berger'in kitabı, bana sanki başka birşey hatırlatıyor inadına: şu an annem yan odada, yatağa uzanmış, dodim hemen yanıbaşında, yine gürültüyle nefes alarak, zorlanarak yatıyor ve beraber televizyona bakıyorlar... John Berger'in bölük pörçük anılarla anlattığı ama duygu olarak kitabın tamamına yayılmış ve son sayfalarda artık ağlamamamı imkânsız kılan cümleleri bana annemi düşündürüyor... yetmiş senelik ömrünü bana harcamış, heybetli bir adamın eşi olarak yaşadığı güzel yıllardan sonra kitaplarıyla başbaşa yani evde:) kalmış bir oğulla yaşayan, kütüphaneyi temizlikçi kadınla silerken hayatından bezen ve birkaç aydır devam eden kütüphane tasfiyemi memnuniyetle karşılayan annem, yani liseye dek her sabah, sabahın köründe benimle kalkıp, beni uğurlayan bu kadının buruşmuş elleri bana yine sarılıyor sabahları, yorulmuş gözleri yine de ümitle bakıyor ve yolcu ediyor beni, bana bakıyor ama kırk beş senedir bakıp da kendisine aşina ve onu seven bir yabancıyla yaşadığından habersiz, ümit ediyor, oysa ben kütüphanemi boşaltmaya devam ediyorum, torbalara konmuş eski kitaplar gönderilme zamanını bekliyor, bir çok poşet ve torba içerisinde sıra sıra dizili kitaplara bakarak bana "peki bunlar ne zaman gidecek ?" diye soruyor annem... yorgun ellerine bakıyorum annemin, "yarın" diyorum, "yarın göndereceğim onları". Bazen komşularıyla bir araya geliyor, benden veryansın ediyor, ya da memnun gülüyor hayatından, veya bazen somurtuyor, aynen şu anda olduğu gibi, kapıyı açarak, dodi yanıma gelirken, "ışığı kapa" diyor bana. Anneme bakıyorum ben de, ve onda büyük bir emeğin insanın belini nasıl büktüğünü, umutların hiç bir zaman tükenmediğini, ümit etmenin en insanca yönlerimizden birisi olduğunu görüyorum, ümit ediyor o çünkü, hâlâ ediyor. Berger'in annesinin ümitleri peki? Berger'in kitapta annesini hatırlama biçimleri zaten kitabın ilk sayfasındaki iki sayfaya yayılmış fotoğraftan belli: kitaplar, yazı makinesi, çalışma odası, ama inadına kitaplar, kitaplar, kitaplar... Berger annesini yazdıklarıyla, yaptıklarıyla hatırlıyor, bazen resimlerle, bazen çizimlerle, bazen fotoğraflarla önümüze koyuyor onu. Acı çekerken bile güzel olduğunu söylerken, "güzelliğin kıyas kabul etmezdi" diyor annesine. Peki ben annemi kaybetmiş olsam onu nasıl hatırlardım, böyle bir kitap yazmış olsaydım? Mavinin en koyusu gözlerinin olduğu bir fotoğrafla, çocukluğumda beş sene yaşamış olduğumuz evimizin güzel bahçesinde çekilmiş fotoğrafımızla başlardım belki. Her sabah, bugün bile, aldığım öpücüğün, artık yorgun, yorulmuş, çökmüş yanakları yanaklarıma değerken hissettiklerimle, bunca sene yaşadığımız bu hayattan hatıralar ve fotoğraflarla devam ederdim ve ardından bana 80'li yıllarda ptt'nin başlattığı bir kampanya için yazdığı ve 2000 yılında teslim edilmesi gereken o mektupla bitirirdim kitabımı: ilkokul mezunuydun ve yazın kargacık burgacıktı, ama ne güzel anlatıyordun anne, 86 yılında yazmıştın, yani ben 15 yaşındaydım ve elime 30 yaşımda geçecekti mektubun. Ptt'ye vermediğin o mektubu senelerce bulamadın ama, bohçalara mı bakmadın, kütüphaneyi ve kitapları mı didik didik etmedin, değil mi? Bulamadın, çünkü onu ben aldım, sakladım, ve ara sıra okuyarak ağlarım hâlâ. Çünkü artık 30 yaşında değilim, ve hiç birşey ne senin ne de benim istediğim gibi olmadı... mektupta övünerek, gurur duyarak bahsettiğin o insan da ben değilim...ama hayat böyle..senin ve benim hayatımız, şu dünyada misafir nice insanın hayatından neden farklı olsun ki? Hakikaten bir kum tanesiyiz her birimiz. Bu rüzgâra karşı kim durabilir? Kim durdurabilir yorulmak bilmeyen koca kaderin tekerini? Milyarlarca hayattan öğütülen nice insan hikâyesiyle koca devran döner durur.. Ama seneler önce sen işte böyle umutluydun...Umutlarınla sen ne kadar güzeldiniz ve ne kadar güzelsiniz, hâlâ, anne. Aynen yazarın bahsettiği gibi... "Nerdesin, annem? Ölülerin asıl mekânının hiç bir yer olduğunu söylemişti birisi. Ama bu ne demek oluyor? Bizim hayatlarımızda bunun karşılığı yok. Hiç bir yerin neresi olduğunu bilmiyoruz biz". Gözlerim dolu dolu okudum, yazar annesinin yokluğuyla içi acıyarak onu hatırlıyor ve o boşluğun acısıyla bütün ruhu titriyordu. Son iki sayfada ise artık okuyamıyordum ağlamaktan... Okumam bitince kalktım ve annemin odasına geçtim: artık ışığı kapamıştı, televizyonda görüntüler geçiyor, baş örtüsü başını iyice örtmüş, üzerinde hem yorgan hem battaniye, sessizce uzanıyor, ben de yavaşça yanına eğildim . "Ne oldu gene?" diye çıkıştı bana, saçına dokunmamdan hiç hoşlanmaz, ama yine de alışık bu hallerime. Ölülerin asıl mekânının neresi olduğunu o da ben de biliyoruz ve bizim hayatımızda bir karşılığı var bunun. Hiç bir yer diye bir yer bilmiyoruz biz çünkü...Anneme bakarken bunu düşündüm. Başımı başına yasladım . Derken.... karanlık odada bir ümit ve teselli ışığı yavaş yavaş büyüdü, karanlıkta göremediğim ama ezberimdeki o masmavi gözlerinde, büyüdü usul usul, ağırdan ve sonra, odada hiç karanlık kalmadı....
Uçuşan Etekler
Uçuşan EteklerJohn Berger · Metis Yayıncılık · 2014539 okunma
··
733 görüntüleme
ihtiyar okurunun profil resmi
Yazardım, ederdim deme artık, otur yaz... Annenize selamlar...
Cem okurunun profil resmi
teşekkür ediyorum..aleyküm selam:)
Metin T. okurunun profil resmi
Bazen böyle derinden sarsıyorlar adamı. Bir öykü ya da bir roman, öyle bir örtüşüyor ki yaşanmışlıklarla, en derinlerde en nadide örtülerin arasında saklananları çıkartıyor, insanın kucağına bırakıveriyorlar. Sonra dayan dayanabilirsen. Size de öyle olmuş.Gerçi bir yaştan sonra bu çokça oluyor. Şifasız bir hastalığın nöbetleri gibi, artarak, sarsarak. Finalde getirdiği rahatlamanın bir doyum olmadığını da söyleyemem. Hüznün içinde mutluluk mu yaşıyor ne? Belki de hüzünden ben gibi mutluluk alan birinin düşüncesidir bu? Kim bilir? Laf aramızda yazdırma gibi bir de yan etkisi var derler. Sizi de yoklamış bu akşam. Hem hüzün hem kalem perisi. Biz de hüzünlendik. Hoş bir okuma oldu benim için. Kaleminize sağlık.
Cem okurunun profil resmi
Ne güzel söylemişsiniz..çok incesiniz gerçekten siz...
Ebru Ince okurunun profil resmi
Size henüz fark edemediğiniz bir ayrıntıdan bahsedeyim ...gitgide evinizin misafirleri olmaya başlıyoruz. .siz sadece anne-oğul ve dodi üçgeninde yaşadığınızı zannederken ..bizlerde odanızın ,kalbinizin ,aklınızın biryerlerinde var oluyoruz ..bizleri bu samimi duygulariniza agırladığınız için minnettarız. Ben şahsım adına böyle hissederek okuyorum yazılarınızı. .. Sokaginizi biliyor gibi . annenizi tanıyor gibi.. bir bardak çayı demliginizden içiyor gibi...
Cem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim..bunu düşünmemiştim..öyle oluyor evet..çok incesiniz..
Bu yorum görüntülenemiyor
K. okurunun profil resmi
Ben de sizin gibi babamdan başka herkese kondururdum ölümü. Bir ona yakıştıramazdım. Güçlüydü. Enerjikti. Babaydı... Elleri en çok elleri çok güzeldi, öperdim hürmetle. Sonra bir gün insanlığın kaderi ölüm geldi... Sanırım okuyan herkes gözyaşlarına usul usul teslim olmuş... Bir yorumda bundan iyi bir roman çıkar denmiş... Çıkar Rogojin Bey, içinizde yatandan çok şeyler çıkar...
Cem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim size:)
mesut bahtiyar okurunun profil resmi
ne güzel ve içten yazmışsınız cem bey. her ne kadar 5 yıl önce yazmış olsanız da ben yeni gördüm. kitabı tam okuyacaklar listeme alıyorken bir bakayım hakkında yazılanlara dedim. sonrası.. sonrası üzüntü ve muz kabuğu.
Cem okurunun profil resmi
teşekkür ederim.. ben de çok severim bu yazıyı. Dodi öldü, annem de çok yaşlı artık, ama diğer her şey aynı..masmavi gözler, karanlık, ışık...selamlar:)
mesut bahtiyar okurunun profil resmi
size ve annenize sağlık diliyorum.
Cem okurunun profil resmi
teşekkür ederim:)
Bu yorum görüntülenemiyor
rüyaa okurunun profil resmi
Yüreğinize , kaleminize sağlık 🌸 Bu incelemeyi okuduktan sonra okuduğum kitabın ne kadar anlamlı olduğunu daha çok hissettim.
Cem okurunun profil resmi
Yeni gördüm, teşekkür ederim güzel sözleriniz için:)
Bu yorum görüntülenemiyor
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.