Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Phoneix/Kaknus
In India lives a bird that is unique: The lovely phoenix has a long, hard beak Pierced with a hundred holes, just like a flute -- It has no mate, its reign is absolute. Each opening has a different sound; each sound Means something secret, subtle and profound -- And as these shrill, lamenting notes are heard, A silence falls on every
Sayfa 117 - Penguin Classics/2315-33
··
62 görüntüleme
blueman okurunun profil resmi
Abdulbaki Gölpınarlı İş Bankası tercümesi: "Kaknus güzel, fakat acayip bir kuştur. Yeri yurdu da Hindistan’dadır. Uzun, kuvvetli bir gagası vardır. O gagada ney gibi birçok delik bulunur. Yüze yakın delik vardır. Sonra bu kuşun eşi de yoktur. Tektir bu kuş! Her delikten başka türlü bir ses çıkar; her sesten de bir başka nağme duyulur! Her delikten ayrı bir çeşit ses çıkmaya başladı mı, kuş da kararsız bir hale gelir, balık da. Bütün kuşlar susarlar. Onun sesinin güzelliğinden hepsinin de aklı başından gider. * Bir filozof vardı; bir müddet onunla düştü kalktı, onun sesini dinledi de, müzik bilgisini onun sesini taklit ederek meydana getirdi! Bu kuşun ömrü bin yıla yakındır. Öleceği vakti iyice bilir. Öleceğini anladı da kendisinden ümit kesti mi, çalı çırpı toplar, onları çepeçevre yığar. Tam ortasına da kendisi geçer, yüzlerce türlü nağmelerle feryada başlar. Adeta ruhunun her deliğinden başka çeşit bir dertli nağmedir, çıkar. Ağlayıcılar gibi, o delikten çıkan her feryadı bir başka çeşit feryat haline getirir. Hem feryat eder, hem de ölüm derdinden gazel yaprağı gibi titrer. Onun feryadını duyup işiten bütün kuşlar, onun coşkunluğunu gören bütün yırtıcı hayvanlar, Seyretmek için bulunduğu yere yaklaşırlar; hepsi de gönüllerini âlemden keser. O gün ciğerleri kana bulanarak onun derdiyle dertlenen nice hayvanlar, onun karşısında düşüp ölürler. Hepsi onun ağlamasına ağlar; bir kısmı da dermansız, takatsiz bir hale düşüp ölür gider! Onun bu ölüm günü, acayip bir gündür. Gönüller yakan feryadından adeta gönüllerden kanlar damlar! Nihayet bir soluk ömrü kalınca, şiddetle kanatlarını çırpar. Kanadından bir kıvılcımdır sıçrar; alev alır, ateşlenir; O ateş, çevresindeki çalı çırpıyı da tutuşturur; bu suretle tamamıyla yanar gider! Kaknusla çevresindeki çalı çırpı tamamıyla yandı, kor oldu mu; biraz sonra o kor, kül haline gelir. Külde bir zerre bile ateş kalmayınca, o külden başka bir kaknus kuşu yaratılır, meydana gelir. Ateş o çalı çırpıyı kül haline getirince, külün içinde bir kaknus yavrusu baş gösterir. Hiç kimseye böyle bir şey nasip olur mu; öldükten sonra doğsun; yahut doğursun! Sana da kaknus gibi uzun bir ömür verseler, birçok şeye nail olsan, sonra gene öleceksin. Zavallı kaknus, bin yıl kendisine feryat edip durur. Yıllarca feryat içinde, dert içindedir; oğlu yoktur, tektir. Âlemde hiçbir ilişiği bulunmaz; evlât ayal mihneti görmez. Fakat nihayet ölüm çattı mı, külünü yele verir gider! Buna bak da ibret al. Birkaç düzene sarılmakla hiç kimse ölümün pençesinden kurtulamaz. Bütün âlemde ölümden kurtulacak kimse yoktur da, asıl şaşılacak şeye bak, kimse yol azığı düzmez! Ölüm çok sert, çok zalimdir; fakat gene de bir dilim ekmeği ıslatmak gerek! Başımıza çok işler geldi ama, hepsinden beteri işte bu iş!"
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.