Gönderi

Cumhuriyet dönemi haksızlıkları...
“Buraya getirip oturttukları mübadıllern de kabahati yoktu. İskeçe'nin, Kavala'nın tütüncüleri... Zeytınden, ıncırden ne anlasınlar? Ağaç dediğin bakım ister, masraf ister... Kıymetini bilmeyene nimetini verir mi? Muhacirler iki sene üst üste mahsul alamayınca ya kestiler, ya sattılar... Cahillikle fakirlık bir olmuş, Sultan Süleyman'ın mülkü dağılmış... Zaten tefviz işleri de seneler sürdü. Dünyanın dalavereleri döndü. Gelenlerin çoğu meteliksizdi. Para yedirip işlerini gördüremeyince hepsi bir yana dağıldı... Ne olacak? Rumeli'nde koca çiftlik bırakan adama yüz ağaç zeytin düşmedi de, köyünde bir baskısı olan hurda üç fabrikaya sahip çıktı. Senin anlayacağın, hakkı olan alamadı, hakkı olmayan binlerce aldı. Ama onlara yaradı mı? Ne gezer!.. Anafor malın kıymetini bilmediler, yok fiyatına elden çıkardılar. Buraların eskiden kalma bir iki derebeyi vardı. Kimi İzmir'de, kimi Ankara'da oturur... Hepsini onlar kapattı... Emvali metrukeden, ağacı on kuruşa, on beş kuruşa zeytin, incir bahçesi satın aldılar... “Malımı satmam!” diye inat edenler de en sonunda boyun eğdi. Ne yapsın? Para da, devlet de ağaların elinde. Bunlarla baş olur mu?.. Patronlar istemedikçe, kimse Önündeki teneke masayı ezmek ister gibi yumruğunu bastı gözlerini uzun müddet etrafta gezdirdi, sonra devam etti: “Burası eskiden ne idi, şimdi ne oldu!... Ama sebebi var. Eskiden burada oturan herkesin kendine göre malı vardı. İncirden, zeytinden ne alırsa burada yer, burada bırakırdı. Bütün bu gördüğün dağların, ovaların nimeti hep burada kalırdı. Şimdi buraların sahibi olan beyler, ne alıyorlarsa başka yere götürüyorlar. Apartıman dikiyor, köşk alıyorlar. Otomobillere, karılara yatırıyorlar. İşçilik diye burada bıraktıkları, aldıklarının binde birini tutmaz. Kalanlar da bununla işte bu kadar geçinebilir... O senin bildiğin Çirkince de işte bu hale gelir... Cennet gibi yerler virane oldu diye gavurda keramet, Müslümanda kabahat arama!.. Eskiden buraların sahipleri burada yaşar, burada işlerdi. Sen sahipli memleketi sahipsiz eden beylerin yakasına yapış... Bir daha da öyle demin konuştuğun gibi konuşma... Bizim elimize geçen her yer neden böyle olsun? Burası bizim elimize geçti mi ki? Merak etme, milletin eline bir şey geçmedi; ovalar, dağlar üç beş fırsat düşkününün elinde toplandı... İşte o kadar...”
Sayfa 98
·
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.