Gönderi

Benim açımdan adil ve olası görünen, tabandan gelen bir halk hareketiyle yeni kurumların yaratılmasıdır. Halk, yok edil- mesi kaçınılmaz olan otoritelerin, güçlerin yerini alacak uygun kurumlar (yukarıda belirtildiği gibi) oluşturabilir. Bu bakış açı- sı, aslında, 1880- 1900 arasındaki Anarko-Sendikalist harekete oldukça yakın duruyor. Onlar, sendikaların, işçi evleri gibi işçi sınıfı organizmalarının, orta-sınıf devlet kurumlarının yerini alması gerektiğine inanıyorlardı. Bu hiçbir koşulda otoriteryan ya da hiyerarşik değil, mutlak demokratik bir yolla gerçekleşme- liydi; bu durum onları federasyonlara götürecek ve federal bağ, biricik ulusal bağ olacaktı. Neler olduğunu şüphesiz biliyoruz. 1914'teki savaşın başında Anarko-Sendikalistleri ortadan kaldırmaya yönelik bilinçli bir siyaset izlendi ve sendikal hareket, kalıcı devlet memurlarının görevlendirilmesiyle radikal bir dönüşüm yaşadı. Bu korkunç bir hataydı. Aynı zamanda, işçi evleri de elit bir proleter sınıfına tohumlanarak esas karakterini bütünüyle yitirdi. Özetle, saf bir anarşist topluma inancım yok.
·
103 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.