Bir zamanlar olmuştan
artakalanlar
şaşırtmaz bizleri.
Yarın usulca ilerler
kördür daha gözleri.
Işık ve görebilme
koşar birbirine,
gün doğar
kavuşunca ikisi
açar gözlerini
bir tay gibi iri iri.
Mırıldanan nehir
son bir kez
sarılır sise.
Doruklar şarkı söyler
göklerde.
Dur ve dinle
buzağılar gibi
süt emen makineleri.
Isınmaya başlayınca hava
ölçer yeşil tepeler
dikliklerini.
Kamyon şoförü sapıp
aşar tanıdık bir geçidi
ve şaşırır
bir başka tanıdık anayurda
girince.
Az sonra otlar
inek boynuzlarından
daha ılık olur.
Bizi şaşırtan
koşar bize doğru
ölüm ve doğumun terkisinde.