Gönderi

NİETZSCHE'DE RUH, ANLAYIŞ ve SİSTEM...
- " (...) Bu, birbirini ihtiva etse de, yerine göre ayrı mânâları olduğu bilinmek gereken kavramlar, Nietzsche bahsinde, onun sisteminin bir ideolocya değil de psikolocya olduğu davasının anlaşılması bakımından mühim. Önce hemen belirtelim ki, belirli felsefî kategorileri kendi muhtevasıyla dolduran, bu arada kendi kategorileşmelerini getiren ve bunların birbirine uyumunu gözeten bir "klasik sistem" formu içinde görünmez Nietzsche'nin düşünceleri. O, "ne söyledi değil, nasıl söyledi?" diyen şiirin telkinci çizgisinde, gelmiş geçmiş bütün fikir, sanat ve ilim verilerini, birbirlerinin çatışmasından doğan kıvılcımlar hâlinde, âdeta birbirini berhava eder bir çizgide derlemiştir; bir taraftan imha, bir taraftan toplama. Her şairin kendine mahsus bir dili olması gerektiğini söyleyen sembolizm, bu şair-dahi'de, en üstün örneklerinden birini bulur; yerinde bir genelleme ile ifâde etmek gerekirse, Taoizm'in kâinat anlayışının, Batı kültür verileri içinde sembolik bir dile dökülüşüdür onun felsefesi. O anlayışa, Batı kültür verileri dökülmüştür de diyebiliriz. Şu farkla ki, "insanın tutkularını baskı altına aldıktan sonra geriye ne kalır!" tersliğiyle. Sözkonusu anlayış, İslâm kültürüne âit verilerin de üzerine geçirilmesinde ona elverişili olmuştur; pek sık belirttiğimiz gibi, "doğu mistisizmi" süzgecinden -eşyalaştırarak- telâffuz.
Sayfa 338 - 339 Nietzsche, İBDA yayınlarıKitabı okudu
·
127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.