Gönderi

214 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Anadolu halkı ve Türk aydını arasındaki derin uçurumun yergisidir “Yaban”. İlk bakışta Anadolu köylüsünü küçümseyen anlatımıyla onları eleştiren bir izlenim bıraksa da ilerleyen satırlarda anlaşılıyor ki Anadolu köylüsü içerisinde yaşadığı sert iklim,zorlu hayat koşullarıyla, bu coğrafyanın esiridir aslında ve onları bu esarete mahkum edip savaş durumunda gözü kapalı bir fedakarlıkla cephede savaşmasını bekleyen yine Türk aydınıdır.İstanbulda savaştığı cepheden sağ kolunu kaybedip,gidecek yeri olmadığı için gidip yaşamak zorunda kaldığı Mehmet Ali’nin yaşadığı Porsuk çayı kenarlarında bir yerde Anadolu’nun bağrındaki bu köyde bu katı gerçeklerle yüzleşir Ahmet Celal.Aydınların bir temsilidir o,tıpkı onun en sonunda mücadeleyi bırakıp kendi haline bıraktığı gibi,aydınlar da kendi haline hapsetmiştir Anadolu köylüsünü. “Anadolu halkının bir ruhu vardı; nüfuz edemedin. Bir kafası vardı; aydınlatamadın. Bir vücudu vardı; besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı; işletemedin. Onu, hayvani duyguların, cehaletin, yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakla kuru göğün arasında bir yabanî ot gibi bitti. Şimdi elinde orak, buraya hasada gelmişsin! Ne ektin ki, ne biçeceksin?..”diyerek öfke püskürür aydınlara satırlarında,kendisine de öfke kusar bir bakıma ve tıpkı İsmailin karşısında kendisini hissettiği gibi küçülmüş ve suçlu hisseder Ahmet Celal. “Zavallı köylü çocuğu!Sen iki üvey ananın yavrususun.Biri demin seni döven anandır,öbürü de seni her gün döven yurdundur.İkisinin acısı arasında ,böyle kavrulup gitmişsin.”diyerek te onların acısını yansıtır okuyucuya. Yunanlılar köyü bastığında dahi tek düşünebildikleri malları ve yiyecekleridir köy halkının.Çünkü karnı aç olan bi millet bağımsızlığının mücadelesi için telaşlanacak kaygıyı nasıl hissedebilirdi.Öyle ki bu adeta kaderine terkedilmiş,zorlu hayat mücadelesiyle baş başa bırakılmış köyde,tıpkı yaşamlarının kaskatı zorluğu gibi kafaları da o derece katı kesilmiş insanların arasında tek hissedebildiği cinsi duyguları kalmıştı geriye Ahmet Celal’in,o duyguların ise hizmet edebileceği tek alan neslin devamıydı ve böylelikle yaşadığı bu gerçekçi atmosferi kaleme aldığı defteri ,bağlandığı Emine ile birlikte alıp kaçacak ve Emine de yolda yaralanıp ayağını kaybedip bu kaçışı sürdüremeyecek,Ahmet Celal ise bu defteri ona emanet edip yolculuğuna,kaçışına tek başına devam edecekti. Ahmet Celal ne için sağ kolunu kaybetmişti,ne uğruna.Türk Milletine kurtuluş destanı yazdıran mücadelede,cephede onu inançla milli duygularla savaştıran şehadet duygusu yine bu Anadolu köylüsünde değil miydi.Anadolu köylüsüne muhtaçtı bu millet,fakat onu böylesine zor coğrafyaların kaderine terkedip, zaferden sonraki huzurda tekrar kaderine terkedilmemesi için inkilaplar yapılacaktı,doğru olan buydu ve bu yenilikçi düşünceleri,önseziyi taşıyan bi kahramana ihtiyacı vardı Türk Milletinin.Ve o kahramanın bir şeyler yapacağına inanıyordu Ahmet Celal.
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202144,9bin okunma
·
12,4bin görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.