Gönderi

Bu millet yenilmez
Le Monde muhabiri, 1922'de Türkiye'ye gelir. Memleketin Kurtuluş Savaşı yıllarıdır. Anadolu aç sefil ve perişandır. Analar dul, çocuklar öksüz kalmıştır. Muhabir, ülkeyi gezip görecek ye gazetesinde haber yapacaktır. İstanbul'dan trenle Eskişehir'e gelen muhabir, istasyonda çuvalın dibini delip başlarını, yanlarını delip kollarını çıkarmış, ayakları çıplak üç tane çocukla karşılaşır. Yaşları 7, 8 ve 9 olan üç çuval içinde üç çocuk!.. Yanlarına yaklaşır ve birine sorar: -Evladım baban nerede! -Babam Çanakkale'de öldü, der. -Niye öldü? -Din için. -Nereden biliyorsun? -Hoca efendi söyledi. Muhabir bir diğerine döner ve ona da aynı soruyu yöneltir. "Ya senin baban” deyince, "Benim babam Yemen'de öldü. Vatan için” der. Üçüncü çocuk da buna benzer cevaplar vermiştir. -Peki size kim bakıyor? -Burada bir ebe annemiz var, o bakıyor derler. Derken yaşlı bir kadın, istasyonun yakınlarındaki kulübesinden çıkarak çocuklara doğru seslenmeye başlar: -Gazanfer!... Muzaffer!... Mücahid... çorba yaptım, gelin için... Le Monde muhabiri Avrupa'ya döner, gazetesine şöyle bir başlık atar; Elde yok, avuçta yok, çuval içindeler, aç ve sefiller, ama isimleri, Gazanfer, Muzaffer ve Mücahid... bu millet yenilmez" der
·
94 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.