Gönderi

Ahî ente hurrun :)
Rivâyete göre Yûnus b. Ubeyd adında bir tüccar vardı. Dikilmiş kaftan satardı. Kaftanlar iki cins kumaştandı. Bir cinsinin ücreti 200 akça, diğer cinsin ücreti ise 100 akça idi. Bir gün Yûnus b. Ubeyd mescide giderken kardeşinin oğlunu dükkâna bırakmıştı. Bir bedevî Arap çölden geldi, dükkândan bir kaftan istedi. İstediği kaftanın değeri 200 akça idi ancak genç bu kaftanı ona 400 akçaya sattı. Bedevî kaftanı alıp pazardan çıkarken, namazdan dönmekte olan dükkân sâhibi Yûnus b. Ubeyd onu gördü ve: “Bu kaftanı kaça aldın?” diye sordu. Bedevî: “400 akçaya aldım” dedi. Yûnus: “Seni aldatmışlar, bunun bedeli 200 akçadır” dedi. Bedevî: “Bizim oralarda bu kaftan 500 akça eder” diye karşılık verince, Yûnus: “Din, dünyadan daha iyidir” deyip kaftanı bedevînin elinden aldı, dükkâna geldi, kardeşinin oğlunu azarlayıp: “Sen Allah’tan korkmayıp utanmadan 200 akçalık kaftanı 400 akçaya nasıl verdin?” diye sordu. Oğlan: “Kendi rızâsıyla verdim” dedi. Yûnus: “Farz edelim ki kendi rızâsıyla verdin, ya insâfın nerede? Kendin alacak olsan bu paraya alır mıydın?” diye sordu. Oğlan: “Almazdım” dedi. Yûnus: “Kendin için uygun görmediğin şeyi başkasına nasıl uygun görürsün?” diyerek bedevînin 200 akçasını iâde etti.
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.