Gönderi

Konu Dostoyevski olunca, aceleyle kesin bir karara varmanın riskler taşıdığı ince bir çizgi var gibi görünüyor. Aslına bakılırsa, düşünürler konusunda açıklamaya direnen egzantrik tutumlara ılımlı yaklaşmakta hiçbir sakınca yok. Düşünür bazen bir aracı olur düşünce sevgisine, kişi düşünürü sevdiğini düşünürken düşünceyi sevmiş olur. Hegel’in aklın kurnazlığı dediği şeyin en hoş formlarından biri olabilir bu. Diğer yandan, bir okur için Aristoteles’in trajediye özgü olduğunu söylediği, anagnorisis, bir tanıma anı da var sanki: Yakından uzağa, kendinde’den kendi için’e. Öyle sanıyorum ki, bu kritik andan geçmeyen bir okur, yazarını tam olarak tanıyamaz. Kaybetmekten endişe duyduğu bir nesneyle iş görür, endişe düzeyi arttıkça hırçınlaşır.
Sayfa 14 - Sonsöz: Sevgi ve Tanıma
·
157 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.