Kitabı okurken çok yoruldum. Sürekli sünen bir aşk hikayesi gibi, sonu gelmiyor. Bir taraftanda kadınların 2. Sınıf insan muamelesi görmesi, kadınların iletişimsizliği, erkeklerin kadınlar üzerindeki gücü… Kitap elimde gittikçe ağırlaştı. Zorla bitirdim.
Aradan yaklaşık 1 yıl geçtikten sonra Kendine Ait Bir Oda’yı okuduktan sonra, başka bir şey oldu. Woolf’un kitapta Austen’in kitapları yazdığı şartları, sürekli misafir ağırladığı evinde kendine ait bir odası olmadan, yazdıklarını saklayarak yazdığını anlattığı kısma gelince biraz kafam döndü.
Bu bilgilerle değerlendirince Jane Austen kendi ezici gerçekliğinin içinde aslında yazabileceği en iyi hikayelerden birisini yazmış.
Günün sonunda bir kitap, başka bir kitabın arka hikayesini anlatarak bakış açımı değiştirdi.
Söyleyeceklerim bitti.