Hz. Peygamberin ahlâkı ile edeplenen Hz. Ali [k.v], savaşta bir yiğidi alt etti, hemen kılıcını çekip üstüne saldırdı. O müşrik de onun mübarek yüzüne tükürdü. Hz.Ali [k.v] kılıcı derhal elinden attı, onunla savaşmaktan vazgeçti. Savaşçı er, bu af ve merhamete şaşıp kaldı. Dedi ki:
- Bana kılıcını kaldırmıştın, neden indirdin ve beni bıraktın? Benimle savaşmaktan daha önemli ne gördün de beni öldürmekten vazgeçtin? Müminlerin emîri o ere şöyle dedi:
- Ey yiğit! Benim yüzüme tükürünce nefsim kabardı, hiddete geldim, huyum değişti, niyetim bozuldu. Savaşımın yarısı Allah için, yarısı nefsim için oldu ... Allah için yapılan işe ortaklık yaraşmaz. Sen Yaratan'ın kulusun. O seni kudret eliyle yarattı, bezedi.O'nunsun, benim değilsin.
Müşrik bu sözü işitti, gönlünde öyle bir nur zuhur etti ki kâfirlik bağını kesiverdi ve,
- Bana kelime-i şehâdeti söyle, ben de müslüman olayım. Sen gerçekten büyük bir zatsın, dedi.
Onunla beraber kavminden elliye yakın kimse de müslüman oldu. Hz. Ali [k.v], güzel ahlâk kılıcıyla bu kadar boynu, bu kadar halkı kılıçtan kurtardı. Hilimve güzel ahlâk kılıcı demir kılıçtan daha keskindir, ordulardan daha üstündür. İşte güzel ahlâkın kerameti...