Gönderi

"Geçmiş günlerin tadını katmak isteğiyle kentin cadde ve sokaklarında bir gölge gibi üzgün, kederli, aylak aylak dolaşıyorum. O sırada, neler neler gelmiyor aklıma! Örneğin, bir yere varıyorum; tam bir yıl önce aynı saatte, gene üzgün dolaştığımı anımsıyorum. Eski hayallerimin hiç de iç açıcı olmadığını bildiğim halde, yakama yapışan karamsar düşüncelerden bunaldığım için, eskiden daha iyi, daha huzurlu olduğumu; o anda gece gündüz rahatımı kaçıran iç sızılarının, beni acıdan kıvrandıran kötümserliğin eskiden başka türlü olduğunu düşünüyorum. Arada bir kendime "Hayallerin nerede?" diye sorarım. Ama başımı sallayıp, "Yıllar ne çabuk geçiyor!" demekten başka çarem olmaz. Bu kez başka sorular gelir aklıma: "Peki, yıllarını ne yaptın? Hayatının en iyi yıllarını nereye gömdün?... Yaşadın mı, yoksa yaşadığını mı sanıyorsun?" Içimden bir ses yükselir: "Bak çevrende her şey nasıl gittikçe soğuyor? Birkaç yıl daha geçsin, koyu bir yalnızlıkla birlikte bastonuna dayanmış, titreyen bir yaşlılıkla karşı karşıya geleceksin. Ondan sonra da umutsuzluk, keder, bezginlik... Bir gün gelip hayal dünyam yerle bir olacak, hayallerim sarı yapraklar gibi bir bir dökülecek..."
Sayfa 41
··
283 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.