Gönderi

Sufiler Elest bezmi ile ilişkilendirerek şöyle bir izah getirmiştir. “Elestu biRabbikum?” şeklindeki ilâhi hitâbı keyfiyetsiz ve şekilsiz olarak dinlendikten sonra, o ilâhi hitâbı işitmenin zevki kalplerde yer tuttuğundan, Hazret-i Âdem'in yaratılmasından ve zürriyetinin dünyaya gelmesinden sonra, bu gizli sırlar, zuhûr eden halden dolayı bir nağme veya güzel bir kelime işittikçe, o eski ahitteki zevkli dinlemenin sebebiyle kalp uçacak hâle gelir. Bunlar sevgi ve aşkları ezelden beri Allah için ve Allah ile olan, irfan sahipleridir. (...) Bundan dolayı mûsikiîde saklı olan gizli sırları idrak eder ve hazlarını alırlar. Şüphesiz ki “Elest” hitâbını işitmiş olma sırrı, bütün canlıların tabiatında mevcuttur. Onun için her cins kendi tabiatına uygun bir şekilde semâ eder, semâdan kendi himmeti nispetinde hisse alır.” Bütün bunları birlikte düşündüğümüz zaman, zannederim mûsikînin insan için ne mânâya geldiği ve diğer sanatlarla kıyas edildiğinde nasıl bir sanat olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Yani özetle diyebiliriz ki bir âhene ilmi ve sanatı olarak mûsikî, varlığın âhenginin yansımasıdır.
Sayfa 1031 - Yalçın ÇetinkayaKitabı okudu
··
82 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.