Gönderi

Bütün bunları birine anlatmak isterdi belki. Ama bulutlar gibi görünüm değiştiren, yel gibi dönen bu kavranılmaz, tutulmaz huzursuzluğu nasıl anlatmalıydı? Gerekli sözleri bulamıyordu, gerekli fırsattan, ataklıktan da yoksundu. Ama ona öyle geliyordu ki, Charles bunu bir istese, akıl ede bilseydi, gözleri bir kez olsun düşüncesiyle karşılaşsaydı, sözcükler birdenbire kopuvereceklerdi yüreğinden, el değince düşüveren yemişler gibi. Ama yaşamlarının içli dışlılığı arttıkça, içten bir kopuş oluyor, onu Charles'tan çözüyordu.
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.